Embittered İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Embittered
Embittered, insanların içinde bulunduğu durum veya hayatın kendisi nedeniyle acı veya öfke dolu hissettiği anlamına gelir.
Örnek cümleler:
- After years of being passed over for promotions, she became embittered and quit her job. (Yıllar boyunca terfilerden mahrum bırakıldıktan sonra, acıyla dolandı ve işinden istifa etti.)
- The embittered man lashed out at anyone who tried to help him. (Embittered adam, ona yardım etmeye çalışan herkese saldırdı.)
- Her divorce left her embittered and distrustful of men. (Boşanması onu acı dolu ve erkeklere güvensiz bıraktı.)
- He grew increasingly embittered as he watched his rival’s success. (Rakibinin başarısını izlerken giderek daha çok acı çekti.)
- She couldn’t hide the embittered tone in her voice when she talked about her former boss. (Eski patronu hakkında konuşurken ses tonundaki acıyı gizleyemedi.)
- The embittered employee wrote a scathing resignation letter. (Embittered çalışan, sert bir istifa mektubu yazdı.)
- His failure to win the election left him embittered and disillusioned. (Seçimleri kazanamama onu acı dolu ve hayal kırıklığına uğratmıştı.)
- She was embittered by the way her colleagues treated her. (Meslektaşlarının ona davranışlarından dolayı acı duydu.)
- The embittered widow refused to attend her husband’s funeral. (Acılı dul, kocasının cenazesine gitmeyi reddetti.)
- He became embittered after being betrayed by his closest friend. (En yakın arkadaşı tarafından ihanete uğradıktan sonra acı çekmeye başladı.)
- The embittered veteran struggled to readjust to civilian life. (Embittered asker, sivil hayata yeniden adapte olmakta zorlandı.)
- Her parents’ constant criticism had left her embittered and resentful. (Ebeveynlerinin sürekli eleştirileri onu acı ve kızgın bıraktı.)
- He was embittered by the injustice he had witnessed. (Tanık olduğu haksızlıktan dolayı acı çekti.)
- The embittered athlete retired after a string of losses. (Embittered sporcu, ardı ardına aldığı yenilgilerden sonra emekli oldu.)
- She tried to hide her embittered feelings behind a mask of indifference. (Embittered hislerini umursamazlık maskesi arkasına saklamaya çalıştı.)
- His embittered attitude made it difficult for him to make friends. (Acı dolu tavırları, arkadaş edinmesini zorlaştırdı.)
- The embittered customer demanded a refund after receiving poor service. (Kötü hizmet aldıktan sonra acı çeken müşteri, geri ödeme talep etti
- The embittered artist struggled to find inspiration after facing rejection from art galleries. (Sanat galerilerinden reddedilmesi sonrasında, acı dolu sanatçı ilham bulmakta zorlandı.)
- His embittered remarks caused tension in the workplace. (Acı dolu açıklamaları, iş yerinde gerilime neden oldu.)
- The embittered prisoner refused to participate in any rehabilitation programs. (Rehabilitasyon programlarına katılmayı reddeden acılı mahkum.)
(Türkçe karşılıklar cümlelerin hemen yanında yazılmıştır.)
Hemen Yorum Yaz