Deterrent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Deterrent (Caydırıcı)
Deterrent, bir eylemi yapmaktan caydırmak için kullanılan bir şey veya yöntemdir.
Örnek cümleler:
- The increased security measures act as a deterrent to potential thieves. (Artan güvenlik önlemleri, potansiyel hırsızları caydırıcı olarak hareket eder.)
- The fear of getting caught is a powerful deterrent against cheating. (Yakalanma korkusu, hile yapmaya karşı güçlü bir caydırıcıdır.)
- The high taxes on cigarettes are a deterrent to smoking. (Sigaralara yüksek vergiler, sigara içmeyi caydırıcıdır.)
- The presence of a guard dog is a good deterrent against burglars. (Bir bekçi köpeğinin varlığı, hırsızlara karşı iyi bir caydırıcıdır.)
- The harsh punishments for drug offenses serve as a deterrent to drug use. (Uyuşturucu suçları için sert cezalar, uyuşturucu kullanımına karşı bir caydırıcı olarak hizmet eder.)
- The threat of a nuclear attack was a major deterrent during the Cold War. (Nükleer saldırı tehdidi, Soğuk Savaş sırasında önemli bir caydırıcıydı.)
- The speed cameras are a deterrent to speeding. (Hız kameraları, aşırı hız yapmaya karşı bir caydırıcıdır.)
- The possibility of being sued is a deterrent against making false claims. (Dava edilme olasılığı, yanlış iddialarda bulunmaya karşı bir caydırıcıdır.)
- The bright lights on the building act as a deterrent to pigeons roosting there. (Bina üzerindeki parlak ışıklar, orada konaklayan güvercinlere karşı bir caydırıcı olarak hareket eder.)
- The fear of rejection can be a deterrent to asking someone out on a date. (Reddedilme korkusu, birine çıkma teklif etmekten caydırıcı olabilir.)
- The heavy police presence is a deterrent to rioters. (Yoğun polis varlığı, isyancılara karşı bir caydırıcıdır.)
- The risk of injury is a deterrent to extreme sports. (Yaralanma riski, ekstrem sporlara karşı bir caydırıcıdır.)
- The prospect of a long prison sentence is a powerful deterrent to committing a crime. (Uzun bir hapis cezası olasılığı, suç işlemeye karşı güçlü bir caydırıcıdır.)
- The threat of a fine is a deterrent to littering. (Ceza tehdidi, çöp atma konusunda caydırıcıdır.)
- The fear of failing is a deterrent to taking risks. (Başarısız olma korkusu, risk almaktan caydırıcıdır.)
- The high cost of college can be a deterrent to pursuing higher education. (Yüksek öğrenim maliyeti, daha yüksek öğ
renim yapmaktan caydırıcı olabilir.)
17. The threat of losing their job is a deterrent to employees who might consider stealing from the company. (İşlerini kaybetme tehdidi, şirketten çalma düşüncesinde olan çalışanlar için bir caydırıcıdır.)
- The harsh weather conditions are a deterrent to outdoor activities. (Zorlu hava koşulları, açık hava etkinliklerine karşı bir caydırıcıdır.)
- The threat of legal action is a deterrent to companies that might engage in deceptive advertising. (Yasal işlem tehdidi, yanıltıcı reklam yapabilecek şirketler için bir caydırıcıdır.)
- The existence of a strong military is a deterrent to potential attackers. (Güçlü bir askeri varlığın varlığı, potansiyel saldırganlara karşı bir caydırıcıdır.)
(Dikkat: Örnek cümleler öğrenim amaçlı olarak verilmiştir. Bazı cümleler gerçek hayatta uygun olmayabilir.)
Hemen Yorum Yaz