Deterrent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Deterrent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Deterrent (Caydırıcı)

Deterrent, bir eylemi yapmaktan caydırmak için kullanılan bir şey veya yöntemdir.

Örnek cümleler:

  1. The increased security measures act as a deterrent to potential thieves. (Artan güvenlik önlemleri, potansiyel hırsızları caydırıcı olarak hareket eder.)
  2. The fear of getting caught is a powerful deterrent against cheating. (Yakalanma korkusu, hile yapmaya karşı güçlü bir caydırıcıdır.)
  3. The high taxes on cigarettes are a deterrent to smoking. (Sigaralara yüksek vergiler, sigara içmeyi caydırıcıdır.)
  4. The presence of a guard dog is a good deterrent against burglars. (Bir bekçi köpeğinin varlığı, hırsızlara karşı iyi bir caydırıcıdır.)
  5. The harsh punishments for drug offenses serve as a deterrent to drug use. (Uyuşturucu suçları için sert cezalar, uyuşturucu kullanımına karşı bir caydırıcı olarak hizmet eder.)
  6. The threat of a nuclear attack was a major deterrent during the Cold War. (Nükleer saldırı tehdidi, Soğuk Savaş sırasında önemli bir caydırıcıydı.)
  7. The speed cameras are a deterrent to speeding. (Hız kameraları, aşırı hız yapmaya karşı bir caydırıcıdır.)
  8. The possibility of being sued is a deterrent against making false claims. (Dava edilme olasılığı, yanlış iddialarda bulunmaya karşı bir caydırıcıdır.)
  9. The bright lights on the building act as a deterrent to pigeons roosting there. (Bina üzerindeki parlak ışıklar, orada konaklayan güvercinlere karşı bir caydırıcı olarak hareket eder.)
  10. The fear of rejection can be a deterrent to asking someone out on a date. (Reddedilme korkusu, birine çıkma teklif etmekten caydırıcı olabilir.)
  11. The heavy police presence is a deterrent to rioters. (Yoğun polis varlığı, isyancılara karşı bir caydırıcıdır.)
  12. The risk of injury is a deterrent to extreme sports. (Yaralanma riski, ekstrem sporlara karşı bir caydırıcıdır.)
  13. The prospect of a long prison sentence is a powerful deterrent to committing a crime. (Uzun bir hapis cezası olasılığı, suç işlemeye karşı güçlü bir caydırıcıdır.)
  14. The threat of a fine is a deterrent to littering. (Ceza tehdidi, çöp atma konusunda caydırıcıdır.)
  15. The fear of failing is a deterrent to taking risks. (Başarısız olma korkusu, risk almaktan caydırıcıdır.)
  16. The high cost of college can be a deterrent to pursuing higher education. (Yüksek öğrenim maliyeti, daha yüksek öğ

renim yapmaktan caydırıcı olabilir.)
17. The threat of losing their job is a deterrent to employees who might consider stealing from the company. (İşlerini kaybetme tehdidi, şirketten çalma düşüncesinde olan çalışanlar için bir caydırıcıdır.)

  1. The harsh weather conditions are a deterrent to outdoor activities. (Zorlu hava koşulları, açık hava etkinliklerine karşı bir caydırıcıdır.)
  2. The threat of legal action is a deterrent to companies that might engage in deceptive advertising. (Yasal işlem tehdidi, yanıltıcı reklam yapabilecek şirketler için bir caydırıcıdır.)
  3. The existence of a strong military is a deterrent to potential attackers. (Güçlü bir askeri varlığın varlığı, potansiyel saldırganlara karşı bir caydırıcıdır.)

(Dikkat: Örnek cümleler öğrenim amaçlı olarak verilmiştir. Bazı cümleler gerçek hayatta uygun olmayabilir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.