Prevarication İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Prevarication Nedir?
Prevarication, doğruyu söylemekten kaçınmak veya gerçeği çarpıtmak anlamına gelen bir kelimedir.
Örnek Cümleler:
- I can’t trust him because he’s always prevaricating. (Ona güvenemiyorum çünkü her zaman gerçekleri çarpıtıyor.)
- Politicians are notorious for prevaricating when they are asked direct questions. (Politikacılar doğrudan sorulduğunda prevarikasyon yapmakla ünlüdürler.)
- She was accused of prevarication during the investigation. (Araştırma sırasında prevarikasyonla suçlandı.)
- The CEO’s prevarication caused the company’s downfall. (CEO’nun gerçekleri çarpıtması şirketin çöküşüne neden oldu.)
- His prevarication made it difficult for us to make a decision. (Onun gerçekleri çarpıtması karar vermemizi zorlaştırdı.)
- Prevarication is not acceptable in a court of law. (Prevarikasyon, bir mahkeme salonunda kabul edilemez.)
- The suspect’s prevarication only made the detective more suspicious. (Şüphelinin prevarikasyonu sadece dedektifi daha şüpheli hale getirdi.)
- It is important to be honest and avoid prevarication in relationships. (İlişkilerde dürüst olmak ve prevarikasyondan kaçınmak önemlidir.)
- The prevarication of the witness was revealed during cross-examination. (Tanığın prevarikasyonu çapraz sorguda ortaya çıktı.)
- She resorted to prevarication to avoid taking responsibility for her actions. (Eylemlerinden sorumlu olmaktan kaçınmak için prevarikasyona başvurdu.)
- The company’s prevarication about their financial situation led to investor distrust. (Şirketin mali durumu hakkındaki prevarikasyonu yatırımcıların güvensizliğine neden oldu.)
- The prevarication in his statement was obvious to everyone. (Açıklamasındaki prevarikasyon herkes tarafından açıkça fark edildi.)
- We need to hold our leaders accountable for any prevarication. (Herhangi bir prevarikasyon için liderlerimizi sorumlu tutmamız gerekiyor.)
- Prevarication only causes more problems in the long run. (Prevarikasyon sadece uzun vadede daha fazla soruna neden olur.)
- She tried to prevaricate by changing the subject, but we didn’t let her. (Konuyu değiştirerek prevarikasyon yapmaya çalıştı ama buna izin vermedik.)
- The prevarication in his story was exposed by the evidence. (Hikayesindeki prevarikasyon kanıtlar tarafından ortaya çıkarıldı.)
- Journalists have a responsibility to uncover prevarication in public figures. (Gazetecilerin toplum figürlerindeki prevarikasyonu ortaya ç
ıkarma sorumluluğu vardır.)
18. Prevarication is a sign of weakness and lack of integrity. (Prevarikasyon, zayıflık ve dürüstlük eksikliğinin bir işaretidir.)
- The company’s prevarication about their environmental impact was exposed by investigative journalism. (Çevresel etkileri hakkındaki şirketin prevarikasyonu, araştırmacı gazetecilik tarafından açığa çıkarıldı.)
- It is important for individuals to take responsibility for their mistakes instead of resorting to prevarication. (Prevarikasyona başvurmak yerine, bireylerin hatalarından sorumlu olmaları önemlidir.)
Hemen Yorum Yaz