Worsening İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Worsening İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Worsening Nedir?

Worsening, kötüleşme anlamına gelen bir fiildir. Bir durumun daha kötüye gitmesi veya daha zor hale gelmesi anlamını ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. The weather is worsening, and it looks like it’s going to rain heavily. (Hava kötüleşiyor, ve aşırı yağmur yağacak gibi görünüyor.)
  2. The patient’s condition is worsening, and we need to take immediate action. (Hastanın durumu kötüleşiyor, ve hemen önlem almamız gerekiyor.)
  3. The traffic situation in the city is worsening day by day. (Şehirdeki trafik durumu her geçen gün kötüleşiyor.)
  4. The economic crisis is worsening, and many businesses are struggling to stay afloat. (Ekonomik kriz kötüleşiyor, ve birçok işletme ayakta kalmak için mücadele ediyor.)
  5. The political climate in the country is worsening, and tensions are running high. (Ülkedeki siyasi iklim kötüleşiyor, ve gerilimler yüksek seviyede.)
  6. The environmental situation is worsening, and we need to take immediate steps to protect our planet. (Çevre durumu kötüleşiyor, ve gezegenimizi korumak için hemen adımlar atmamız gerekiyor.)
  7. The security situation in the region is worsening, and we advise everyone to be cautious. (Bölgedeki güvenlik durumu kötüleşiyor, ve herkesin dikkatli olmasını öneriyoruz.)
  8. The quality of the products is worsening, and customers are not satisfied. (Ürünlerin kalitesi kötüleşiyor, ve müşteriler memnun değiller.)
  9. The relationship between the two countries is worsening, and it’s affecting international relations. (İki ülke arasındaki ilişki kötüleşiyor, ve uluslararası ilişkileri etkiliyor.)
  10. The situation in the war-torn country is worsening, and civilians are suffering. (Savaşın etkilediği ülkedeki durum kötüleşiyor, ve siviller acı çekiyor.)
  11. The financial situation of the company is worsening, and we need to find ways to cut costs. (Şirketin mali durumu kötüleşiyor, ve maliyetleri azaltmak için yollar bulmamız gerekiyor.)
  12. The health of the elderly population is worsening due to lack of proper care. (Yaşlı nüfusun sağlığı uygun bakım eksikliğinden dolayı kötüleşiyor.)
  13. The air quality in the city is worsening, and it’s affecting people’s health. (Şehirdeki hava kalitesi kötüleşiyor, ve insanların sağlığını etkiliyor.)
  14. The quality of education is worsening, and students are not receiving the necessary knowledge and skills. (Eğitimin kalitesi kötüleşiyor, ve öğrenciler gerekli bilgi ve becerileri almıyorlar.)
  15. The security situation in the

region is worsening, and we need to increase our measures to ensure safety. (Bölgedeki güvenlik durumu kötüleşiyor, ve güvenliği sağlamak için önlemlerimizi artırmamız gerekiyor.)
16. The mental health of the population is worsening due to the pandemic and its effects. (Pandemi ve etkileri nedeniyle nüfusun ruh sağlığı kötüleşiyor.)

  1. The infrastructure in the city is worsening, and it’s causing frequent power outages. (Şehirdeki altyapı kötüleşiyor, ve sık sık elektrik kesintilerine neden oluyor.)
  2. The relationship between the two siblings is worsening, and they’re not on speaking terms. (İki kardeş arasındaki ilişki kötüleşiyor, ve konuşmuyorlar.)
  3. The social inequality in the country is worsening, and it’s causing unrest among the population. (Ülkedeki sosyal eşitsizlik kötüleşiyor, ve nüfus arasında huzursuzluk yaratıyor.)
  4. The drought in the area is worsening, and it’s causing damage to crops and livestock. (Bölgedeki kuraklık kötüleşiyor, ve tarım ürünlerine ve hayvanlara zarar veriyor.)

1 yorum

  1. Bugün okulda öğretmenimiz bize matematik dersinde daha karmaşık problemler verdi ve bu beni çok korkuttu. Ne yazık ki, performansım giderek kötüleşiyor ve ben daha da endişeleniyorum.

    Öğrenci olarak bu benim için çok zorlu bir zaman. Daha önce sınıfın en başarılı öğrencisiydim, ama son zamanlarda diğer öğrencilerin beni geçmesine izin veriyorum. Bu beni oldukça üzüyor ve kendime kızıyorum.

    İngilizce cümle örnekleri:

    1. I used to be the smartest kid in the class, but now it seems like everyone has surpassed me.
    2. My grades are getting worse and worse, and I’m starting to feel like a failure.

    Yorum:
    Bu yazı çok faydalıydı, ödevim için tam olarak ihtiyacım olan şeyi buldum. İlk başta sınıfın en başarılı öğrencisi olmak beni çok gururlandırıyordu, ama şimdi diğer öğrencilerin beni geçmesi beni oldukça üzüyor. Kendime daha çok çalışmam gerektiğini söylüyorum ama bazen bu yeterli olmuyor gibi hissediyorum. Bu yazıyı yazan kişiye çok teşekkür ediyorum, gerçekten çok yardımcı oldu.

    İngilizce cümle örnekleri:

    1. I’m really envious of the other students who seem to effortlessly excel in school.
    2. It’s frustrating to see myself fall behind when I used to be the top of my class.

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.