Wiggle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wiggle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wiggle

Wiggle, Türkçede “kıpırdatmak, oynatmak” gibi anlamlara gelir. İşte size 20 örnek cümle:

  1. I tried to wiggle my toes, but they were asleep. (Benim ayak parmaklarım uyuşuktu, ama hareket ettirmeyi denedim.)
  2. The puppy loves to wiggle his tail when he’s happy. (Köpek yavrusu mutlu olduğunda kuyruğunu sallamayı sever.)
  3. She wiggled her hips as she danced to the music. (Müziğe dans ederken kalçalarını oynattı.)
  4. He wiggled his way through the crowded room to get to the door. (Kalabalık odadan çıkabilmek için kıvrak bir şekilde ilerledi.)
  5. The little boy tried to wiggle out of his mother’s embrace. (Küçük çocuk annesinin kucaklamasından kurtulmaya çalıştı.)
  6. The snake wiggled through the grass to get to its prey. (Yılan avına ulaşmak için çimenlerin arasından kıvrılarak ilerledi.)
  7. She wiggled her nose to show her displeasure. (Hoşnutsuzluğunu göstermek için burun kıvırdı.)
  8. The magician wiggled his fingers and made the rabbit disappear. (Sihirbaz parmaklarını kıvırarak tavşanı yok etti.)
  9. He wiggled his way out of paying the bill by making up an excuse. (Bahaneler uydurarak hesap ödemekten kurtuldu.)
  10. The dancer wiggled her body in time to the beat of the music. (Dansçı, müziğin ritmine uygun olarak vücudunu kıvırdı.)
  11. The baby loves to wiggle his arms and legs when he’s happy. (Bebek mutlu olduğunda kollarını ve bacaklarını kıpırdatmayı sever.)
  12. She wiggled her toes in the sand at the beach. (Plajda kumun içinde ayak parmaklarını kıpırdatıyordu.)
  13. The caterpillar wiggled along the branch until it reached a leaf. (Tırtıl, dalın üzerinde yaprağa ulaşana kadar kıvrılarak ilerledi.)
  14. He wiggled his way into the exclusive party by pretending to be someone important. (Kendini önemli biri gibi göstererek seçkin partiye girmeyi başardı.)
  15. The fish wiggled on the line as the fisherman reeled it in. (Balıkçı oltayı çekerken balık kıpırdıyordu.)
  16. The child couldn’t sit still and kept wiggling in his seat. (Çocuk yerinde duramıyordu ve koltuğunda kıpır kıpır hareket ediyordu.)
  17. She wiggled her fingers to get his attention. (Dikkatini çekmek için parmaklarını kıvırdı.)
  18. The worm wiggled its way into the soil to find food. (Soluc
  1. The gymnast wiggled her body into a tight position to perform a difficult move. (Jimnastikçi zor bir hareket yapmak için vücudunu sıkı bir pozisyona soktu.)
  2. The dog wiggled out of his collar and ran away. (Köpek tasma kurtararak kaçtı.)

(Hint: Mavi ve kalın HTML etiketi kullanarak İngilizce cümleler belirgin hale getirilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.