Wiggle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Wiggle
Wiggle, Türkçede “kıpırdatmak, oynatmak” gibi anlamlara gelir. İşte size 20 örnek cümle:
- I tried to wiggle my toes, but they were asleep. (Benim ayak parmaklarım uyuşuktu, ama hareket ettirmeyi denedim.)
- The puppy loves to wiggle his tail when he’s happy. (Köpek yavrusu mutlu olduğunda kuyruğunu sallamayı sever.)
- She wiggled her hips as she danced to the music. (Müziğe dans ederken kalçalarını oynattı.)
- He wiggled his way through the crowded room to get to the door. (Kalabalık odadan çıkabilmek için kıvrak bir şekilde ilerledi.)
- The little boy tried to wiggle out of his mother’s embrace. (Küçük çocuk annesinin kucaklamasından kurtulmaya çalıştı.)
- The snake wiggled through the grass to get to its prey. (Yılan avına ulaşmak için çimenlerin arasından kıvrılarak ilerledi.)
- She wiggled her nose to show her displeasure. (Hoşnutsuzluğunu göstermek için burun kıvırdı.)
- The magician wiggled his fingers and made the rabbit disappear. (Sihirbaz parmaklarını kıvırarak tavşanı yok etti.)
- He wiggled his way out of paying the bill by making up an excuse. (Bahaneler uydurarak hesap ödemekten kurtuldu.)
- The dancer wiggled her body in time to the beat of the music. (Dansçı, müziğin ritmine uygun olarak vücudunu kıvırdı.)
- The baby loves to wiggle his arms and legs when he’s happy. (Bebek mutlu olduğunda kollarını ve bacaklarını kıpırdatmayı sever.)
- She wiggled her toes in the sand at the beach. (Plajda kumun içinde ayak parmaklarını kıpırdatıyordu.)
- The caterpillar wiggled along the branch until it reached a leaf. (Tırtıl, dalın üzerinde yaprağa ulaşana kadar kıvrılarak ilerledi.)
- He wiggled his way into the exclusive party by pretending to be someone important. (Kendini önemli biri gibi göstererek seçkin partiye girmeyi başardı.)
- The fish wiggled on the line as the fisherman reeled it in. (Balıkçı oltayı çekerken balık kıpırdıyordu.)
- The child couldn’t sit still and kept wiggling in his seat. (Çocuk yerinde duramıyordu ve koltuğunda kıpır kıpır hareket ediyordu.)
- She wiggled her fingers to get his attention. (Dikkatini çekmek için parmaklarını kıvırdı.)
- The worm wiggled its way into the soil to find food. (Soluc
- The gymnast wiggled her body into a tight position to perform a difficult move. (Jimnastikçi zor bir hareket yapmak için vücudunu sıkı bir pozisyona soktu.)
- The dog wiggled out of his collar and ran away. (Köpek tasma kurtararak kaçtı.)
(Hint: Mavi ve kalın HTML etiketi kullanarak İngilizce cümleler belirgin hale getirilmiştir.)
Hemen Yorum Yaz