Wholly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wholly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wholly Nedir?

Wholly, tamamen veya bütünüyle anlamına gelen bir İngilizce kelime.

Örnek Cümleler:

1. Wholly devoted to his family, John rarely went out with his friends. (Tamamen ailesine bağlı olan John, arkadaşlarıyla nadiren dışarı çıkar.)
2. We cannot blame wholly the weather for the poor harvest. (Kötü hasattan tamamen hava koşullarını suçlayamayız.)
3. The success of the project depends wholly on the team’s efforts. (Projenin başarısı, ekibin çabalarına tamamen bağlıdır.)
4. He had wholly forgotten about the appointment. (Randevuyu tamamen unutmuştu.)
5. The company is wholly owned by a foreign investor. (Şirket tamamen yabancı bir yatırımcıya ait.)
6. She was wholly unprepared for the difficult exam. (Zorlu sınava tamamen hazırlıksızdı.)
7. The idea was wholly impractical and had to be abandoned. (Fikir tamamen pratik değildi ve terk edilmek zorunda kaldı.)
8. The company’s decision was wholly based on profit, without considering the environmental impact. (Şirketin kararı, çevresel etkiyi göz önünde bulundurmadan tamamen kar üzerine kuruluydu.)
9. The success of the project was wholly unexpected. (Projenin başarısı tamamen beklenmedikti.)
10. The book was wholly dedicated to her late husband. (Kitap, geç eşine tamamen adanmıştı.)
11. The museum’s collection was wholly destroyed in the fire. (Müzenin koleksiyonu yangında tamamen yok oldu.)
12. He was wholly focused on his work, ignoring everything else. (İşine tamamen odaklanmış, diğer her şeyi görmezden gelmişti.)
13. The proposal was wholly rejected by the board of directors. (Öneri, yönetim kurulu tarafından <

b style=”color:blue”>tamamen reddedildi.)
14. The company’s reputation was wholly ruined by the scandal. (Şirketin itibarı skandal tarafından tamamen mahvoldu.)

15. The country’s economy was wholly dependent on oil exports. (Ülkenin ekonomisi, petrol ihracatına tamamen bağımlıydı.)
16. The concert was wholly enjoyable, with great music and a lively atmosphere. (Konser, harika müzik ve canlı bir atmosferle tamamen keyifliydi.)
17. She was wholly responsible for the project’s failure. (Projenin başarısızlığından tamamen sorumlu idi.)
18. The movie was wholly unrealistic, with unbelievable characters and situations. (Film, inanılmaz karakterler ve durumlarla tamamen gerçekçilikten uzaktı.)
19. The team’s success was wholly due to their hard work and dedication. (Ekibin başarısı, tamamen sıkı çalışma ve adanmalarına bağlıydı.)
20. The company’s profits were wholly reinvested in new projects. (Şirketin karı, tamamen yeni projelere yeniden yatırıldı.)