Weakest İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Weakest İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Weakest

Weakest, en zayıf veya güçsüz olan anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. She is the weakest link in the team. (İngilizce: O takımdaki en zayıf halka.)
2. He has the weakest immune system among his friends. (İngilizce: Arkadaşları arasında en zayıf bağışıklık sistemine sahip.)
3. This is the weakest argument I have ever heard. (İngilizce: Bu, duyduğum en zayıf argüman.)
4. The weakest point of his plan is its feasibility. (İngilizce: Planının en zayıf noktası uygulanabilirliği.)
5. The team’s weakest player was substituted during the match. (İngilizce: Takımın en zayıf oyuncusu maç sırasında oyundan çıkarıldı.)
6. Her weakest subject is math. (İngilizce: En zayıf dersi matematik.)
7. This is the weakest coffee I have ever tasted. (İngilizce: Bu, hiç tatmadığım en zayıf kahve.)
8. His weakest point is his lack of confidence. (İngilizce: En zayıf noktası özgüven eksikliği.)
9. This team is the weakest in the league. (İngilizce: Bu takım ligdeki en zayıf takım.)
10. The weakest link in their relationship is communication. (İngilizce: İlişkilerindeki en zayıf halka iletişimdir.)
11. The weakest part of this car is its engine. (İngilizce: Bu arabayı en zayıf yapan şey motorudur.)
12. She is the weakest singer in the competition. (İngilizce: Yarışmadaki en zayıf şarkıcı o.)
13. The weakest link in the security system was the password. (İngilizce: Güvenlik sistemindeki en zayıf halka şifreydi.)
14. His weakest moment was when he lost his job. (İngilizce: En zayıf anı işini kaybettiği zamandı.)
15. This is the weakest point in the company’s financial situation. (İngilizce: Şirketin finansal durumundaki en zayıf nokta bu.)
16. She has the weakest tolerance for spicy food. (İngilizce: Acılı yiyeceklere karşı en zayıf toler

17. The weakest link in their marketing campaign was the lack of social media presence. (İngilizce: Pazarlama kampanyalarındaki en zayıf halka sosyal medya varlığının eksikliği idi.)
18. His weakest skill is public speaking. (İngilizce: En zayıf becerisi halk önünde konuşma yapmak.)
19. The weakest performer in the concert was the opening act. (İngilizce: Konserdeki en zayıf performans açılış act’indı.)
20. This is the weakest excuse I have ever heard. (İngilizce: Bu, duyduğum en zayıf bahane.)