Way Too İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Way Too İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Way Too

Anlamı: Çok fazla, aşırı derecede

1. I am way too tired to go out tonight. (Bu akşam çıkmak için çok yorgunum.)
2. She eats way too much junk food. (O, çok fazla abur cubur yiyor.)
3. He is way too young to get married. (O evlenmek için çok genç.)
4. The party was way too loud for me. (Parti benim için çok gürültülüydü.)
5. The price of the dress is way too high. (Elbisenin fiyatı çok yüksek.)
6. She talks way too fast for me to understand. (Benim anlamam için o çok hızlı konuşuyor.)
7. The car is way too small for our family. (Araba ailemiz için çok küçük.)
8. He has way too many clothes in his closet. (Dolabında çok fazla kıyafeti var.)
9. The movie was way too long and boring. (Film çok uzun ve sıkıcıydı.)
10. She spends way too much money on makeup. (O, makyaj için çok fazla para harcıyor.)
11. The traffic is way too heavy today. (Trafik bugün çok yoğun.)
12. He is way too strict with his children. (O, çocuklarına karşı çok sert.)
13. The cake was way too sweet for my taste. (Kek benim zevkime göre çok tatlıydı.)
14. The suitcase is way too heavy for me to carry. (Bavul benim taşımam için çok ağırdı.)
15. She works way too much and never has time for herself. (O, çok fazla çalışıyor ve kendine hiç zaman ayırmıyor.)
16. The music is way too loud for this restaurant. (Müzik bu restoran için çok yüksek sesli.)
17. He talks way too much about himself. (O kendisi hakkında çok fazla konuşuyor.)
18. The dress is way too tight for me to wear comfortably. (Elbise benim için rahatça giyinmek için çok sıkı.)
19. The temperature is way too high for this time of year. (Sıcaklık bu yılın bu zamanı için çok yüksek.)
20. She is way too busy to go on vacation. (O, tatil yapmak için çok meşgul.)

21. The backpack is way too small to fit all my books. (Sırt çantası tüm kitaplarımı sığdırmak için çok küçük.)
22. He drives way too fast on the highway. (O, otoyolda çok hızlı sürüyor.)
23. The dog barks way too much and it’s annoying. (Köpek çok fazla havlıyor ve sinir bozucu.)
24. She drinks way too much coffee and can’t sleep at night. (O, çok fazla kahve içiyor ve gece uyuyamıyor.)
25. The hotel room was way too small for the price we paid. (Otel odası ödediğimiz fiyat için çok küçüktü.)
26. He spends way too much time on social media. (O, sosyal medyada çok fazla zaman harcıyor.)
27. The suitcase is way too old and needs to be replaced. (Bavul çok eski ve değiştirilmeli.)
28. She is way too sensitive and gets upset easily. (O, çok hassas ve kolayca üzülüyor.)
29. The shirt is way too big for me to wear. (Gömlek benim için giyilecek kadar büyük değil.)
30. He ate way too much and now he’s feeling sick. (O, çok fazla yedi ve şimdi rahatsız hissediyor.)