War-Monger İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

War-Monger İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

War-Monger

War-Monger, savaş çıkarmaya istekli olan kişiyi veya devleti ifade eden bir kelimedir. Bu kişi veya devlet, barış yerine savaşa yönelir ve genellikle savaşın sonuçlarına çok az önem verir.

  1. The country’s leader was accused of being a war-monger and putting his people in harm’s way. (Ülkenin lideri, savaş çıkaran biri olarak suçlandı ve halkını tehlikeye attığı iddia edildi.)
  2. The war-monger politician was advocating for military action in the region. (Savaş çıkaran siyasetçi, bölgede askeri eylemlerin savunucusuydu.)
  3. The war-monger rhetoric of the government was causing concern among the citizens. (Hükümetin savaş çıkaran söylemleri, vatandaşlar arasında endişe yaratıyordu.)
  4. The war-monger policies of the country were affecting the economy negatively. (Ülkenin savaş çıkaran politikaları, ekonomiyi olumsuz etkiliyordu.)
  5. The war-monger general was eager to start a conflict with the neighboring country. (Savaş çıkaran general, komşu ülkeyle çatışma başlatmaya hevesliydi.)
  6. The war-monger rhetoric of the president was criticized by the opposition. (Başkanın savaş çıkaran söylemleri, muhalefet tarafından eleştirildi.)
  7. The war-monger tendencies of the regime were causing tension in the region. (Rejimin savaş çıkaran eğilimleri, bölgede gerilime neden oluyordu.)
  8. The war-monger propaganda of the government was influencing the public opinion. (Hükümetin savaş çıkaran propaganda faaliyetleri, kamuoyunu etkiliyordu.)
  9. The war-monger leader of the country was opposed by the international community. (Ülkenin savaş çıkaran lideri, uluslararası toplum tarafından karşı çıkıldı.)
  10. The war-monger policies of the government were leading to a humanitarian crisis. (Hükümetin savaş çıkaran politikaları, insani krize yol açıyordu.)
  11. The war-monger stance of the country was undermining its relations with its neighbors. (Ülkenin savaş çıkaran tavrı, komşularıyla olan ilişkilerini zayıflatıyordu.)
  12. The war-monger mentality of the military leaders was causing unrest among the soldiers. (Askeri liderlerin savaş çıkaran zihniyeti, askerler arasında huzursuzluğa neden oluyordu.)
  13. The war-monger policies of the government were leading to an arms race in the region. (Hükümetin savaş çıkaran politikaları, bölgede silahlanma yarışına yol açıyordu.)
  14. The war-monger rhetoric of the politician was criticized by the media. (Politikacının savaş

çıkaran söylemleri, medya tarafından eleştirildi.)
15. The war-monger actions of the government were in violation of international law. (Hükümetin savaş çıkaran eylemleri, uluslararası hukuka aykırıydı.)

  1. The war-monger leader of the country was denounced by the opposition parties. (Ülkenin savaş çıkaran lideri, muhalefet partileri tarafından kınandı.)
  2. The war-monger policies of the government were causing a brain drain in the country. (Hükümetin savaş çıkaran politikaları, ülkede beyin göçüne neden oluyordu.)
  3. The war-monger rhetoric of the president was causing division among the citizens. (Başkanın savaş çıkaran söylemleri, vatandaşlar arasında ayrılık yaratıyordu.)
  4. The war-monger leader of the country was criticized by the human rights organizations. (Ülkenin savaş çıkaran lideri, insan hakları örgütleri tarafından eleştirildi.)
  5. The war-monger policies of the government were leading to a decline in the country’s soft power. (Hükümetin savaş çıkaran politikaları, ülkenin yumuşak gücünde bir düşüşe neden oluyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.