Wangle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wangle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wangle

Wangle, “dolap çevirmek”, “düzeltmek” veya “yakalamak” anlamlarına gelen bir fiildir.

1. She managed to wangle a free ticket to the concert. (O, konsere ücretsiz bilet ayarlamayı başardı.)
2. He always wangles his way out of trouble. (O, her zaman başını beladan kurtarmayı becerir.)
3. She wangled a promotion out of her boss. (Patronundan terfi almayı başardı.)
4. He tried to wangle some extra time to finish the project. (Proje bitirmek için biraz daha zaman çıkarmaya çalıştı.)
5. He wangled himself an invitation to the party. (O, kendine partiye davet aldırdı.)
6. She wangled an interview with the famous actor. (O, ünlü oyuncu ile bir röportaj ayarladı.)
7. He wangled a deal that was favorable to him. (O, kendisi için uygun bir anlaşma çıkarmayı başardı.)
8. She wangled her way into the exclusive club. (O, seçkin kulübe girmeyi başardı.)
9. He wangled a pay rise from his boss. (O, patronundan maaş artışı aldı.)
10. She wangled her son a place at a prestigious university. (O, oğluna saygın bir üniversitede yer ayarladı.)
11. He wangled a reservation at the fully booked restaurant. (O, dolu olan restoranda bir rezervasyon ayarladı.)
12. She wangled a discount on the expensive dress. (O, pahalı elbisede indirim yaptı.)
13. He wangled his way through the crowded room. (O, kalabalık odadan kurtulmayı başardı.)
14. She wangled a loan from the bank. (O, bankadan bir kredi aldı.)
15. He wangled his way onto the guest list for the party. (O, partiye davetli listesine kendini dahil ettirdi.)
16. She wangled a job offer from the prestigious company. (O, saygın bir şirketten bir iş teklifi aldı.)
17. He wangled himself an invite to the VIP area. (O, kendine VIP bölgesine davet aldırdı.)
18. She wangled a favor from her friend. (O, arkadaşından bir iyilik çıkardı.)
19. He wangled a last-minute ticket to the football game. (O, son dakikada futbol maçına bilet ayarladı.)
20. She wangled her way out of doing the dishes. (O, bulaşıkları yapmaktan kurtulmayı başardı.)

21. He wangled a better deal for the car he wanted to buy. (O, satın almak istediği araç için daha iyi bir anlaşma yaptı.)
22. She wangled a meeting with the CEO of the company. (O, şirketin CEO’su ile bir toplantı ayarladı.)
23. He wangled his way into the exclusive nightclub. (O, seçkin gece kulübüne kendini dahil ettirdi.)
24. She wangled a discount on the hotel room rate. (O, otel odası ücretinde indirim yaptı.)
25. He wangled a job interview with the company of his dreams. (O, hayallerindeki şirkette bir iş görüşmesi ayarladı.)
26. She wangled her way into the front row at the concert. (O, konserde ön sıralara kendini dahil ettirdi.)
27. He wangled a free meal at the restaurant by complaining about the service. (O, hizmetten şikayet ederek restoranda ücretsiz bir yemek yedi.)
28. She wangled a better seat on the airplane by sweet-talking the flight attendant. (O, uçuş görevlisini tatlı dille ikna ederek daha iyi bir koltuk buldu.)
29. He wangled a chance to meet his favorite sports player. (O, favori spor oyuncusuyla tanışma şansı elde etti.)
30. She wangled a raise by showing her boss how much value she brought to the company. (O, patronuna şirkete ne kadar değer kattığını göstererek bir zam aldı.)