Vitriolic İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vitriolic İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vitriolic Nedir?

Vitriolic, öfke, nefret veya acımasızlık ifade eden sözler veya davranışlar anlamına gelen bir sıfattır. Bu kelime, bir kişinin tutumunu veya sözlerini tarif ederken kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. She launched a vitriolic attack on her opponent during the debate. (Debatta rakibine karşı saldırgan bir saldırı başlattı.)
  2. The vitriolic comments on social media were really hurtful. (Sosyal medyadaki acımasız yorumlar gerçekten inciticiydi.)
  3. He responded to his critics with vitriolic sarcasm. (Eleştirmenlerine acımasız bir alaycılıkla cevap verdi.)
  4. Her vitriolic tone made it clear she was not in the mood to talk. (Onun acımasız tonu konuşmak istemediğini açıkça ortaya koydu.)
  5. The vitriolic atmosphere in the meeting made it hard to focus on the agenda. (Toplantıdaki acımasız atmosfer, gündeme odaklanmayı zorlaştırdı.)
  6. The manager’s vitriolic criticism demoralized the entire team. (Yöneticinin acımasız eleştirisi tüm takımı morale bozdu.)
  7. Her vitriolic tongue was infamous in the office. (Onun acımasız dili ofiste kötü ün salmıştı.)
  8. The vitriolic tone of the article offended many readers. (Makalenin acımasız tonu birçok okuru rahatsız etti.)
  9. The vitriolic exchange between the two politicians was caught on camera. (İki politikacı arasındaki acımasız değişim kameraya yakalandı.)
  10. His vitriolic remarks made everyone uncomfortable. (Onun acımasız sözleri herkesi rahatsız etti.)
  11. The vitriolic criticism of the movie ruined the director’s day. (Filmin acımasız eleştirisi yönetmenin gününü mahvetti.)
  12. She used vitriolic language to describe her ex-husband. (Eski kocasını anlatmak için acımasız bir dil kullandı.)
  13. The vitriolic message he sent to his ex-girlfriend was not well received. (Eski kız arkadaşına gönderdiği acımasız mesaj iyi karşılanmadı.)
  14. Her vitriolic reaction to the news surprised everyone. (Haberlere verdiği acımasız tepki herkesi şaşırttı.)
  15. The vitriolic debate between the two candidates turned off many voters. (İki aday arasındaki acımasız tartışma birçok seçmeni soğuttu.)
  16. His vitriolic behavior towards his colleagues led to his dismissal. (Meslektaşlarına karşı gösterdiği acımasız davranışlar onun işten çıkarılmasına neden oldu.)
  17. The vitriolic comments he made about the company’s CEO went viral. (Şirketin CEO’su hakk

ında yaptığı acımasız yorumlar viral oldu.)
18. Her vitriolic outburst was completely uncalled for. (Onun acımasız patlaması tamamen gereksizdi.)

  1. The vitriolic language used by the politician was widely criticized. (Politikacının kullandığı acımasız dil geniş çapta eleştirildi.)
  2. His vitriolic attitude towards people who disagreed with him was unacceptable. (Ona katılmayan insanlara karşı gösterdiği acımasız tutum kabul edilemezdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.