Visible İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Visible İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Visible – Görünür

  1. The stars were visible in the clear night sky. (Yıldızlar açık gece gökyüzünde görünürdü.)
  2. Her fear was visible in her shaking hands. (Korkusu titreyen ellerinde görünürdü.)
  3. The car was not visible through the thick fog. (Kalın sis içinden arabayı görmek mümkün değildi.)
  4. The damage to the building was visible from miles away. (Bina hasarı uzaktan bile görülebiliyordu.)
  5. The difference in their heights was visible when they stood next to each other. (Boy farkları yan yana durduklarında görünürdü.)
  6. The joy on her face was visible when she received the news. (Haber aldığında yüzündeki sevinç görünürdü.)
  7. The fingerprints were visible under the UV light. (Parmak izleri UV ışığı altında görünürdü.)
  8. The sadness in his eyes was visible to everyone. (Gözlerindeki üzüntü herkes tarafından görülebiliyordu.)
  9. The writing on the wall was barely visible due to the peeling paint. (Duvar yazısı kabaran boyadan dolayı zorlukla görülebiliyordu.)
  10. The sun was barely visible behind the thick clouds. (Kalın bulutların arkasında güneş zorlukla görülebiliyordu.)
  11. The outline of the mountain was visible against the sunset. (Dağın silueti günbatımına karşı görülebiliyordu.)
  12. The dust on the shelves was visible when she cleaned them. (Raf tozları temizlendiğinde görülebiliyordu.)
  13. The stain on her dress was very visible. (Elbisesindeki leke çok görünürdü.)
  14. The tracks in the snow were visible for a long time. (Kar üzerindeki izler uzun süre görülebilirdi.)
  15. The scar on her face was visible even after the surgery. (Yüzündeki yara izi ameliyat sonrası bile görünürdü.)
  16. The text was barely visible on the old, faded document. (Eski, solgun belgede metin zorlukla görülebiliyordu.)
  17. The beauty of the landscape was visible from every angle. (Manzaranın güzelliği her açıdan görülebiliyordu.)
  18. The disappointment on his face was visible when he saw the result. (Sonucu görünce yüzündeki hayal kırıklığı herkes tarafından fark edilebiliyordu.)
  19. The progress of the project was visible in the weekly reports. (Projenin ilerlemesi haftalık raporlarda görülebiliyordu.)
  20. The emotion in her voice was visible even over the phone. (Sesiyle yansıttığı duygu telefon üzerinden bile hissedilebiliyordu.)
  1. The security cameras made the entire area visible to the guards. (Güvenlik kameraları sayesinde korumalar tüm alanı görebiliyordu.)
  2. The smile on her face was visible in her eyes. (Yüzündeki gülümseme gözlerinde de görülebiliyordu.)
  3. The rust on the old car was clearly visible. (Eski arabadaki pas açıkça görülebiliyordu.)
  4. The moon was visible through the window. (Ay pencereden görülebiliyordu.)
  5. The joy in the children’s faces was visible as they played in the park. (Çocukların yüzlerindeki sevinç parkta oynarken görülebiliyordu.)
  6. The sadness in his voice was visible as he spoke about his lost friend. (Kaybettiği arkadaşı hakkında konuşurken sesindeki üzüntü hissedilebiliyordu.)
  7. The heat waves were visible rising from the pavement. (Kaldırımdan yükselen ısı dalgaları görülebiliyordu.)
  8. The security guards were making their presence visible at the entrance. (Girişte güvenlik görevlileri varlıklarını gösteriyorlardı.)
  9. The small scratch on the table was barely visible. (Masadaki küçük çizik zorlukla görülebiliyordu.)
  10. The footprints on the beach were visible before the tide washed them away. (Plajdaki ayak izleri gelmeden önce görülebiliyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.