Viscreal İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Viscreal İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Visceral (Viscreal) Nedir?

Visceral (Viscreal), iç organlarla ilgili olan ya da duygusal, içgüdüsel, içten gelen hislerle ilgili olan anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. I have a visceral reaction to spiders. (Örümceklerle ilgili içgüdüsel bir tepkim var.)
  2. The movie had a visceral impact on me. (Film, üzerimde duygusal bir etki yarattı.)
  3. She felt a visceral connection to the abandoned dog. (Terk edilmiş köpekle içten gelen bir bağlantı hissetti.)
  4. The athlete had a visceral response to winning the championship. (Atlet, şampiyonluğu kazanmaya iç organlarının tepki verdi.)
  5. The smell of the ocean always gives me a visceral sense of peace. (Deniz kokusu her zaman içimde huzur hissi yaratır.)
  6. The politician’s speech had a visceral effect on the audience. (Politikacının konuşması, izleyiciler üzerinde içten bir etki yarattı.)
  7. The sound of the baby’s cry produced a visceral reaction in the mother. (Bebek ağlama sesi, annede içgüdüsel bir tepkiye neden oldu.)
  8. The painting evoked a visceral response in me. (Tablo, içimde duygusal bir tepki uyandırdı.)
  9. The roller coaster ride gave me a visceral thrill. (Lunaparktaki hız treni sürüşü içimde heyecan hissi yarattı.)
  10. The fear of heights produces a visceral reaction in some people. (Yükseklik korkusu, bazı insanlarda içgüdüsel bir tepkiye neden olur.)
  11. The musician’s performance had a visceral impact on the audience. (Müzisyenin performansı, izleyiciler üzerinde içten bir etki yarattı.)
  12. The trauma had a visceral effect on her mental health. (Travma, zihinsel sağlığı üzerinde içten bir etki yarattı.)
  13. The smell of fresh bread produces a visceral response in me. (Taze ekmek kokusu, içimde içgüdüsel bir tepki yaratır.)
  14. The sight of blood can produce a visceral reaction in some people. (Kan görüntüsü, bazı insanlarda içgüdüsel bir tepkiye neden olabilir.)
  15. The experience of skydiving gave him a visceral sense of freedom. (Paraşütle atlamak, ona içten bir özgürlük hissi verdi.)
  16. The smell of smoke produced a visceral reaction in her due to a past trauma. (Geçmiş bir travmadan dolayı, duman kokusu onda içgüdüsel bir tepkiye neden oldu.)
  17. The violence in the movie produced a visceral response in

him. (Filmin şiddeti, onda içgüdüsel bir tepki uyandırdı.)
18. The taste of the food evoked a visceral memory from his childhood. (Yemeğin tadı, çocukluğundan içgüdüsel bir anı uyandırdı.)

  1. The sound of thunder produces a visceral reaction in some people. (Gök gürültüsü sesi, bazı insanlarda içgüdüsel bir tepkiye neden olabilir.)
  2. The visceral pain in her stomach was a sign of a serious illness. (Karındaki iç organlardan kaynaklı hissettiği ağrı, ciddi bir hastalığın belirtisiydi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.