Viscreal İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Visceral (Viscreal) Nedir?
Visceral (Viscreal), iç organlarla ilgili olan ya da duygusal, içgüdüsel, içten gelen hislerle ilgili olan anlamına gelir.
Örnek cümleler:
- I have a visceral reaction to spiders. (Örümceklerle ilgili içgüdüsel bir tepkim var.)
- The movie had a visceral impact on me. (Film, üzerimde duygusal bir etki yarattı.)
- She felt a visceral connection to the abandoned dog. (Terk edilmiş köpekle içten gelen bir bağlantı hissetti.)
- The athlete had a visceral response to winning the championship. (Atlet, şampiyonluğu kazanmaya iç organlarının tepki verdi.)
- The smell of the ocean always gives me a visceral sense of peace. (Deniz kokusu her zaman içimde huzur hissi yaratır.)
- The politician’s speech had a visceral effect on the audience. (Politikacının konuşması, izleyiciler üzerinde içten bir etki yarattı.)
- The sound of the baby’s cry produced a visceral reaction in the mother. (Bebek ağlama sesi, annede içgüdüsel bir tepkiye neden oldu.)
- The painting evoked a visceral response in me. (Tablo, içimde duygusal bir tepki uyandırdı.)
- The roller coaster ride gave me a visceral thrill. (Lunaparktaki hız treni sürüşü içimde heyecan hissi yarattı.)
- The fear of heights produces a visceral reaction in some people. (Yükseklik korkusu, bazı insanlarda içgüdüsel bir tepkiye neden olur.)
- The musician’s performance had a visceral impact on the audience. (Müzisyenin performansı, izleyiciler üzerinde içten bir etki yarattı.)
- The trauma had a visceral effect on her mental health. (Travma, zihinsel sağlığı üzerinde içten bir etki yarattı.)
- The smell of fresh bread produces a visceral response in me. (Taze ekmek kokusu, içimde içgüdüsel bir tepki yaratır.)
- The sight of blood can produce a visceral reaction in some people. (Kan görüntüsü, bazı insanlarda içgüdüsel bir tepkiye neden olabilir.)
- The experience of skydiving gave him a visceral sense of freedom. (Paraşütle atlamak, ona içten bir özgürlük hissi verdi.)
- The smell of smoke produced a visceral reaction in her due to a past trauma. (Geçmiş bir travmadan dolayı, duman kokusu onda içgüdüsel bir tepkiye neden oldu.)
- The violence in the movie produced a visceral response in
him. (Filmin şiddeti, onda içgüdüsel bir tepki uyandırdı.)
18. The taste of the food evoked a visceral memory from his childhood. (Yemeğin tadı, çocukluğundan içgüdüsel bir anı uyandırdı.)
- The sound of thunder produces a visceral reaction in some people. (Gök gürültüsü sesi, bazı insanlarda içgüdüsel bir tepkiye neden olabilir.)
- The visceral pain in her stomach was a sign of a serious illness. (Karındaki iç organlardan kaynaklı hissettiği ağrı, ciddi bir hastalığın belirtisiydi.)
Hemen Yorum Yaz