Vexatious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vexatious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vexatious (Sıkıntı verici, can sıkıcı)

Vexatious kelimesi, bir konu ya da durumun kişiyi sinirlendiren, canını sıkan veya sıkıntı veren anlamlarına gelir. Aşağıda, vexatious kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle yer almaktadır:

  1. The vexatious noise coming from the construction site is making it difficult to concentrate. (İnşaat alanından gelen sıkıntı verici gürültü, konsantre olmayı zorlaştırıyor.)
  2. His vexatious behavior made everyone uncomfortable. (Onun sıkıntı verici davranışları herkesi rahatsız etti.)
  3. The vexatious delay in the project caused us to miss the deadline. (Projenin sıkıntı verici gecikmesi bizi zamanında teslim etmemizi engelledi.)
  4. The vexatious customer kept complaining about everything. (Sıkıntı verici müşteri her şey hakkında şikayet etmeye devam etti.)
  5. The vexatious legal battle lasted for years. (Sıkıntı verici yasal mücadele yıllarca sürdü.)
  6. The vexatious computer virus infected all the company’s systems. (Sıkıntı verici bilgisayar virüsü şirketin tüm sistemlerini enfekte etti.)
  7. Her vexatious attitude was starting to wear on my nerves. (Onun sıkıntı verici tutumu sinirlerimi yıpratmaya başladı.)
  8. The vexatious traffic jam made me late for my appointment. (Sıkıntı verici trafik sıkışıklığı randevuma geç kalmama neden oldu.)
  9. The vexatious regulations made it impossible to start a new business. (Sıkıntı verici düzenlemeler yeni bir işe başlamayı imkansız hale getirdi.)
  10. The vexatious weather ruined our vacation. (Sıkıntı verici hava tatilimizi mahvetti.)
  11. The vexatious process of filling out all the paperwork took hours. (Tüm belgeleri doldurma sıkıntı verici süreci saatlerce sürdü.)
  12. The vexatious politician’s speeches were full of lies. (Sıkıntı verici siyasetçinin konuşmaları yalan doluydu.)
  13. The vexatious music next door kept me up all night. (Komşudaki sıkıntı verici müzik beni tüm gece uyutmadı.)
  14. The vexatious smell coming from the kitchen made me lose my appetite. (Mutfaktan gelen sıkıntı verici koku iştahımı kaybettirdi.)
  15. The vexatious homework assignment took me hours to complete. (Sıkıntı verici ödev ödevini tamamlamak saatlerimi aldı.)
  16. The vexatious barking of the neighbor’s dog was driving me crazy. (Komşunun köpeğinin sıkıntı verici havlaması beni deli ediyordu.)
  17. The vexat

ious legal process caused him to lose his business. (Sıkıntı verici yasal süreç onun işini kaybetmesine neden oldu.)
18. The vexatious phone calls from telemarketers were becoming unbearable. (Telemarketing aramalarından gelen sıkıntı verici telefonlar dayanılmaz hale geliyordu.)

  1. The vexatious rules at the gym made it difficult for her to work out. (Spor salonundaki sıkıntı verici kurallar egzersiz yapmasını zorlaştırdı.)
  2. The vexatious traffic ticket ruined his day. (Sıkıntı verici trafik cezası gününü mahvetti.)

(Sonlandırma Etiketi)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.