Venerate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Venerate
Venerate, saygı göstermek, tapmak, hayranlık duymak anlamlarına gelir. İşte İngilizce cümlelerde venerate kelimesinin kullanımına örnekler:
- The citizens venerate their country’s flag. (Vatandaşlar ülkelerinin bayrağına saygı gösterirler.)
- Many people venerate their parents as role models. (Birçok insan ebeveynlerini örnek aldığı için onlara tapar.)
- The temple was venerated as a holy site by the locals. (Tapınak, yerliler tarafından kutsal bir mekan olarak kabul edildi.)
- The rock band was venerated by their fans. (Rock grubu hayranları tarafından saygı gösterildi.)
- The guru was venerated by his disciples. (Guru, müridleri tarafından tapılırdı.)
- The ancient civilization venerated the sun god. (Eski medeniyetler güneş tanrısına taparlardı.)
- The queen was venerated by her subjects. (Kraliçe, vatandaşları tarafından saygı görürdü.)
- The teacher was venerated by her students. (Öğretmen, öğrencileri tarafından saygı duyulan bir kişiydi.)
- The artist was venerated for his unique style. (Sanatçı, benzersiz tarzıyla hayranlık uyandırıyordu.)
- The religious leader was venerated by his followers. (Din lideri takipçileri tarafından tapılırdı.)
- The historic monument was venerated by the locals. (Tarihi anıt yerliler tarafından saygı görüyordu.)
- The writer was venerated for his contribution to literature. (Yazar, edebiyata yaptığı katkılar nedeniyle saygı görüyordu.)
- The politician was venerated by his supporters. (Politikacı destekçileri tarafından saygı gösterilen bir kişiydi.)
- The athlete was venerated for his impressive performance. (Sporcu, etkileyici performansı nedeniyle saygı gördü.)
- The scientist was venerated for his groundbreaking discoveries. (Bilim adamı, çığır açan keşifleri nedeniyle saygı duyulan bir kişiydi.)
- The musician was venerated by his fans for his talent. (Müzisyen, hayranları tarafından yeteneği nedeniyle saygı gördü.)
- The elder in the village was venerated by the younger generation. (Köydeki yaşlılar genç nesil tarafından saygı görürdü.)
- The monument was venerated as a symbol of national pride. (Anıt, ulusal gururun bir sembolü olarak saygı gördü.)
- The philosopher was venerated for his intellectual contributions. (Felsefeci, entelektüel katkıları nedeniyle saygı gördü.)
- The warrior was venerated by his tribe for his bravery. (Savaşçı, cesareti nedeniyle kabilesi tarafından saygı görüyord
- The historical figure was venerated by the public for their role in shaping the nation. (Tarihi bir figür, ulusu şekillendirmedeki rolü nedeniyle halk tarafından saygı gördü.)
- The monument was venerated as a reminder of the sacrifices made by previous generations. (Anıt, önceki nesillerin yaptığı fedakarlıkları hatırlatması nedeniyle saygı gördü.)
- The local tradition was venerated by the community for its cultural significance. (Yerel gelenek, kültürel önemi nedeniyle topluluk tarafından saygı görüyordu.)
- The religious site was venerated by the pilgrims who visited it. (Dini mekanı ziyaret eden hacılar tarafından saygı gördü.)
- The artist’s work was venerated by critics for its artistic merit. (Sanatçının çalışması, sanatsal niteliği nedeniyle eleştirmenler tarafından saygı görüyordu.)
- The historical artifact was venerated as a link to the past. (Tarihi eser, geçmişle bağlantısı nedeniyle saygı gördü.)
- The veterans were venerated for their service to the country. (Eski askerler, ülkeye hizmetleri nedeniyle saygı görüyordu.)
- The scholar was venerated for their contributions to the field of study. (Akademisyen, çalıştığı alan için yaptığı katkılar nedeniyle saygı görüyordu.)
- The historical figure was venerated by future generations for their impact on society. (Tarihi bir figür, toplum üzerindeki etkisi nedeniyle gelecek nesiller tarafından saygı görüyordu.)
- The national hero was venerated for their bravery in the face of adversity. (Milli kahraman, zorluklarla karşı karşıya kaldığında gösterdiği cesaret nedeniyle saygı görüyordu.)
Hemen Yorum Yaz