Usurp İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Usurp İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Usurp Nedir?

Usurp, İngilizce bir fiil olup, genellikle birisi veya bir grup tarafından haksız yere ele geçirilen bir güç, makam veya mevkiye sahip olmak anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. The rebel group tried to usurp the government but failed. (İsyancı grup, hükümeti ele geçirmeye çalıştı ancak başarısız oldu.)
2. The new manager usurped the position from the previous one. (Yeni müdür, önceki müdürden görevi aldı.)
3. The rival company tried to usurp our clients. (Rakip şirket, müşterilerimizi ele geçirmeye çalıştı.)
4. He was accused of attempting to usurp the throne. (Tahtı ele geçirmeye çalışmakla suçlandı.)
5. She usurped her brother’s place as the family favorite. (Ailenin favorisi olarak, kardeşinin yerini aldı.)
6. The dictator had usurped all power from the parliament. (Diktatör, parlamentodan tüm gücü ele geçirmişti.)
7. The employee usurped the boss’s idea and presented it as their own. (Çalışan, patronun fikrini ele geçirip kendi fikriymiş gibi sundu.)
8. The prince usurped the kingdom from his own father. (Prens, kendi babasından krallığı ele geçirdi.)
9. The rebels managed to usurp control of the city. (İsyancılar, şehrin kontrolünü ele geçirmeyi başardı.)
10. The committee accused the treasurer of usurping the organization’s funds. (Komite, veznedarın örgütün fonlarını ele geçirmekle suçladı.)
11. The usurper was eventually overthrown by the people. (Usurpator, sonunda halk tarafından devrildi.)
12. The new CEO had usurped power from the board of directors. (Yeni CEO, yönetim kurulundan gücü ele geçirmişti.)
13. The criminal gang had usurped control of the city’s drug trade. (Suç çetesi, şehrin uyuşturucu ticaretinin kontrolünü ele geçirmişti.)
14. The ambitious politician attempted to usurp the party leadership. (Hırslı politikacı, parti liderliğini ele geçirmeye çalıştı.)
15. The military junta usurped power from the elected government. (Askeri cunta, seçilmiş hükümetten gücü ele geçirdi.)
16. The usurper was seen as an illegitimate ruler by many. (Usurpator, birçok kişi tarafından meşru olmayan bir yönetici olarak görüldü.)
17. The CEO’s son tried to usurp his father’s position. (CEO’nun oğlu, babasının yerini almaya çalıştı.)
18. The opposition party accused the ruling party of trying to usurp the election. (Muhalefet partisi, iktidar partisinin seçimi ele geçirmeye çalıştığını iddia etti.)
19. The ambitious employee

tried to usurp the supervisor’s job by spreading false rumors about them. (Hırslı çalışan, denetçinin işini yanlış söylentiler yayarak ele geçirmeye çalıştı.)
20. The company’s top management decided to usurp the profits meant for the employees. (Şirketin üst yönetimi, çalışanların hak ettiği kar payını ele geçirmeye karar verdi.)