Uptight İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Uptight İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Uptight nedir?

Uptight kelimesi “gergin, sinirli veya aşırı hassas” gibi anlamları olan bir sıfattır. İngilizce’de genellikle insanlar veya atmosfer için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. She’s always uptight before a big exam. (Büyük bir sınavdan önce her zaman sinirli.)
2. He’s so uptight about his appearance. (Görünüşü hakkında çok hassas.)
3. The uptight atmosphere in the office makes me uncomfortable. (Ofisteki gergin atmosfer beni rahatsız ediyor.)
4. Don’t be so uptight, just relax and enjoy the party. (Çok gergin olma, sadece rahatla ve partinin tadını çıkar.)
5. Her uptight behavior is making everyone uncomfortable. (Onun sinirli davranışı herkesi rahatsız ediyor.)
6. He’s an uptight boss who never lets his employees have any fun. (Çalışanlarının hiçbir şekilde eğlenmelerine izin vermeyen gergin bir patron.)
7. She’s always uptight about her finances. (Mali durumu hakkında her zaman gergin.)
8. The uptight crowd at the theater didn’t appreciate the comedian’s jokes. (Tiyatroda gergin kalabalık, komedyenin şakalarını takdir etmedi.)
9. The uptight rules at the school made it difficult for students to express themselves. (Okuldaki sıkı kurallar öğrencilerin kendilerini ifade etmesini zorlaştırdı.)
10. His uptight attitude is a major turn-off. (Onun gergin tutumu çok itici.)
11. The uptight guests at the dinner party refused to loosen up and have fun. (Yemek partisindeki gergin misafirler rahatlamayı reddettiler ve eğlenemediler.)
12. She’s so uptight about germs that she won’t touch anything in public places. (Mikroplar hakkında çok hassas olduğu için halka açık yerlerde hiçbir şeye dokunmaz.)
13. The uptight culture of the company is causing high turnover rates. (Şirketin gergin kültürü yüksek işten çıkma oranlarına neden oluyor.)
14. His uptight nature makes it hard for him to make friends. (Onun sinirli doğası, arkadaş edinmesini zorlaştırıyor.)
15. The uptight security guard wouldn’t let us enter the building without proper identification. (Gergin güvenlik görevlisi, uygun kimlik olmadan binaya girmemize izin vermedi.)
16. She’s always uptight about meeting new people. (Yeni insanlarla tanışma konusunda her zaman sinirli.)
17. The uptight parent-teacher association made it difficult for the school to implement new ideas. (Sıkı veli-öğretmen derneği, okulun yeni fikirleri uygulamasını zorlaştırdı.)
18. His uptight nature is a result of his strict upbringing. (Onun sinirli doğası, sıkı yet

iştişinden kaynaklanıyor.)
19. The uptight dress code at the company is causing resentment among employees. (Şirketteki sıkı kılık kıyafet kuralları, çalışanlar arasında hoşnutsuzluk yaratıyor.)

20. The uptight tone of the meeting made it difficult to have productive discussions. (Toplantının gergin tonu, üretken tartışmalar yapmayı zorlaştırdı.)

(Türkçe karşılıkları kalın ve kırmızı renkte yazılmıştır.)