Upshot İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Upshot İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Upshot Nedir?

Upshot, bir olayın sonucu ya da sonucun nihai kararı anlamına gelen bir İngilizce kelime olarak kullanılmaktadır.

İşte 20 örnek cümle:

1. The upshot of the meeting was that we decided to move forward with the project. (Toplantının sonucu, projeye devam etme kararı almamızdı.)
2. Her lack of effort had an upshot on her grades. (Onun az çabası, notları üzerinde bir sonuç doğurdu.)
3. He was always taking risks, and the upshot was that he ended up losing everything. (O her zaman risk alıyordu ve sonuç olarak her şeyini kaybetti.)
4. The upshot of the story is that love conquers all. (Hikayenin sonucu, aşkın her şeyi yendiğidir.)
5. The upshot of the experiment was unexpected. (Deneyin sonucu beklenmedikti.)
6. The upshot of the investigation was that they were found guilty. (Araştırmanın sonucu onların suçlu bulunmasıydı.)
7. The upshot of the conference was a new partnership between the two companies. (Konferansın sonucu, iki şirket arasında yeni bir ortaklık oldu.)
8. The upshot of the argument was that they decided to break up. (Tartışmanın sonucu, ayrılmaya karar vermeleriydi.)
9. The upshot of the negotiations was a favorable agreement for both parties. (Müzakerelerin sonucu, her iki taraf için de olumlu bir anlaşmaydı.)
10. The upshot of the election was a new president. (Seçimin sonucu, yeni bir başkan oldu.)
11. The upshot of the report was that we needed to cut costs. (Raporun sonucu, maliyetleri kesmemiz gerektiğiydi.)
12. The upshot of the game was a tie. (Oyunun sonucu, beraberlikti.)
13. The upshotb> of the research was groundbreaking. (Araştırmanın sonucu, çığır açıcıydı.)
14. The upshot of the accident was that she suffered a broken leg. (Kazanın sonucu, kırık bir bacağı olmasıydı.)
15. The upshot of the meeting was that they decided to postpone the decision. (Toplantının sonucu, kararı ertelemeye karar vermeleriydi.)
16. The upshot of the study was that there was no significant difference. (Çalışmanın sonucu, önemli bir fark olmadığıydı.)
17. The upshot of the trial was that the defendant was found guilty. (Davanın sonucu, sanığın suçlu bulunmasıydı.)
18. The upshot of the project was a successful launch. (Projenin sonucu, başarılı bir başlangıç oldu.)
19. The upshot of the conversation was that they cleared up the misunderstanding. (Konuşmanın sonucu, yanlış anlamayı gidermeleriydi.)
20. The upshot of the presentation was a standing ovation. (Sunumun sonucu, ayakta alkışlandılar.)
21. The upshot of the crisis was that they were able to overcome it. (Krizin sonucu, bunun üstesinden gelmeyi başardılar.)