Unwavering İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unwavering İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unwavering

Unwavering, Türkçe’de “kararlı, sarsılmaz” anlamlarına gelir. Bu kelimeyle ilgili örnek cümleler aşağıda verilmiştir:

  1. She remained unwavering in her commitment to finish the project. (Proje bitirme konusundaki kararlılığından şaşmadı.)
  2. His unwavering dedication to his job earned him a promotion. (İşine olan kararlılığı sayesinde terfi etti.)
  3. The unwavering support of her family helped her through a difficult time. (Ailesinin sarsılmaz desteği zor bir dönemde ona yardımcı oldu.)
  4. The athlete’s unwavering focus on her training paid off with a gold medal. (Sporcu, antrenmanına olan kararlılığı sayesinde altın madalya kazandı.)
  5. The CEO’s unwavering commitment to ethical practices set a positive example for the company. (CEO’nun etik uygulamalara olan kararlılığı şirket için olumlu bir örnek teşkil etti.)
  6. Despite the challenges, the team remained unwavering in their determination to succeed. (Zorluklara rağmen, takım başarıya olan kararlılıklarından şaşmadı.)
  7. The unwavering loyalty of his fans was a source of strength for the musician. (Hayranlarının sarsılmaz sadakati müzisyen için bir güç kaynağı oldu.)
  8. The politician’s unwavering stance on the issue earned him respect from both sides. (Politikacının konudaki kararlı tavrı, her iki tarafından da saygıyla karşılandı.)
  9. Her unwavering belief in herself helped her overcome obstacles and achieve her goals. (Kendine olan sarsılmaz inancı, engelleri aşmasına ve hedeflerine ulaşmasına yardımcı oldu.)
  10. The unwavering courage of the firefighters saved many lives. (İtfaiyecilerin sarsılmaz cesareti birçok hayatı kurtardı.)
  11. The team’s unwavering commitment to teamwork resulted in a successful project. (Takımın işbirliği yapmaya olan kararlılığı başarılı bir projeyle sonuçlandı.)
  12. The unwavering support of her mentor helped her navigate the challenges of her career. (Mentorunun sarsılmaz desteği, kariyerindeki zorlukları aşmasına yardımcı oldu.)
  13. His unwavering determination to make a difference in the world inspired many. (Dünyada fark yaratma konusundaki sarsılmaz kararlılığı birçok kişiyi ilham verdi.)
  14. The unwavering love of her family gave her the strength to overcome adversity. (Ailesinin sarsılmaz sevgisi, zorlukların üstesinden gelmesine güç verdi.)
  15. Despite criticism, the artist remained unwavering in his artistic vision. (Eleştirilere rağmen, sanatçı sanatsal vizyonunda kararlı kaldı.)
  16. The teacher’s unwav

ering dedication to her students helped them succeed academically. (Öğretmenin öğrencilerine olan sarsılmaz bağlılığı, akademik başarılarına yardımcı oldu.)
17. The unwavering faith of the community brought them together in times of need. (Toplumun sarsılmaz inancı, ihtiyaç zamanlarında bir araya gelmelerini sağladı.)

  1. The team’s unwavering persistence in finding a solution led to a breakthrough. (Takımın çözüm bulma konusundaki sarsılmaz ısrarı bir çığır açtı.)
  2. The unwavering honesty of the witness was crucial in the court case. (Tanığın sarsılmaz dürüstlüğü, davada hayati öneme sahipti.)
  3. The leader’s unwavering determination to create a better future inspired the whole nation. (Liderin daha iyi bir gelecek yaratma konusundaki sarsılmaz kararlılığı, tüm ulkeyi etkiledi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.