Untethered İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Untethered İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

“Untethered” Nedir?

“Untethered” kelimesi, bağlı veya bağsız olmadan hareket edebilme anlamına gelir. Bir şeyin kablosuz veya bağlantısız olması durumunu ifade eder.

Örnek Cümleler:

1. My phone is untethered from the charger, so I can use it anywhere in the house. (Telefonum şarjdan bağımsız olduğu için evin herhangi bir yerinde kullanabilirim.)
2. The astronaut went on an untethered spacewalk to repair the satellite. (Astronot, uyduyu tamir etmek için bağlantısız bir uzay yürüyüşüne çıktı.)
3. The child’s imagination was untethered as she ran through the meadow. (Çocuğun hayal gücü, çayırda koşarken bağlantısızdı.)
4. The company is moving toward an untethered workforce, with more employees working remotely. (Şirket, daha fazla çalışanın uzaktan çalıştığı bağlantısız bir işgücüne doğru ilerliyor.)
5. The artist’s creativity was untethered as she explored new techniques. (Sanatçının yaratıcılığı, yeni teknikleri keşfederken bağlantısızdı.)
6. The new headphones are completely untethered, with no cords or wires. (Yeni kulaklıklar tamamen bağlantısız, hiçbir kablosu veya teli yok.)
7. The kite flew untethered in the strong wind. (Uçurtma, güçlü rüzgarda bağlı olmadan uçtu.)
8. With an untethered camera, the photographer could capture shots from unique angles. (Bağlantısız bir kamera ile fotoğrafçı benzersiz açılardan çekimler yapabilir.)
9. The athlete’s performance was untethered by injury, and she won the race. (Sporcu performansı, sakatlık nedeniyle bağlantısızdı ve yarışı kazandı.)
10. The musician’s creativity was untethered as he experimented with new instruments. (Müzisyenin yaratıcılığı, yeni enstrümanlarla deney yaparken bağlantısızdı.)
11. The drone flew untethered over the forest, capturing stunning aerial footage. (Drone, ormanın üzerinde bağlı olmadan uçtu ve çarpıcı hava görüntüleri yakaladı.)
12. The artist painted with an untethered style, using bold strokes and vibrant colors. (Sanatçı, cesur vuruşlar ve canlı renkler kullanarak bağlantısız bir tarzda resim yaptı.)
13. The car’s Bluetooth system allowed for an untethered connection to the music player. (Arabanın Bluetooth sistemi, müzik çalarla bağlantısız bir bağlantı sağladı.)
14. The writer’s imagination was untethered as she wrote the first draft of her novel. (Yazarın hayal gücü, romanının ilk taslağını yazarken bağlantıs

15. The company’s new policy allows employees to work untethered from the office, as long as they meet their goals. (Şirketin yeni politikası, çalışanların hedeflerini karşılamaları şartıyla ofisten bağlı olmadan çalışmalarına izin veriyor.)
16. The virtual reality headset allows for an untethered experience, with no need for cords or wires. (Sanal gerçeklik başlığı, kablolara veya tellere ihtiyaç olmadan bağlantısız bir deneyim sağlar.)
17. The artist’s sculpture was untethered from tradition, incorporating unconventional materials and techniques. (Sanatçının heykeli, gelenekten bağlı olmayan, sıradışı malzemeler ve teknikler kullanan bir eserdi.)
18. The new fitness tracker is untethered from your phone, with its own built-in GPS. (Yeni fitness takip cihazı telefonunuza bağlı olmadan, kendi dahili GPS’i ile çalışır.)
19. The remote control car was untethered, allowing for greater maneuverability and speed. (Uzaktan kumandalı araba bağlantısızdı, daha fazla manevra kabiliyeti ve hız sağladı.)
20. The dancer’s performance was untethered by strict choreography, allowing for spontaneity and improvisation. (Dansçının performansı, katı koreografi tarafından bağlı olmayan, anlıklık ve doğaçlamaya izin veren bir performanstı.)