Unreservedly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unreservedly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unreservedly

Unreservedly, Türkçe’de “şartsız olarak” anlamına gelir. Bir şeyi tamamen ve kesinlikle kabul etmek veya yapmak anlamında kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. I unreservedly apologize for my behavior last night. (Dün geceki davranışımdan dolayı şartsız olarak özür dilerim.)
  2. She unreservedly supported her friend’s decision. (Arkadaşının kararını şartsız olarak destekledi.)
  3. The company unreservedly admitted their mistake. (Şirketleri hatalarını şartsız olarak kabul etti.)
  4. He gave his unreservedly approval to the proposal. (Öneriye şartsız olarak onay verdi.)
  5. The coach praised the player unreservedly for his performance. (Antrenör, oyuncunun performansı için şartsız bir şekilde övdü.)
  6. The teacher unreservedly commended her student for his hard work. (Öğretmen, öğrencisinin çalışkanlığı için şartsız bir şekilde övgüde bulundu.)
  7. The audience applauded unreservedly at the end of the play. (Oyunun sonunda seyirci şartsız bir şekilde alkışladı.)
  8. She gave her unreservedly support to the charity organization. (Hayır kuruluşuna şartsız olarak destek verdi.)
  9. He expressed his unreservedly admiration for his favorite author. (En sevdiği yazarı için şartsız bir şekilde hayranlığını ifade etti.)
  10. The jury unreservedly declared the defendant guilty. (Jüri sanığı şartsız olarak suçlu buldu.)
  11. The team captain unreservedly accepted the blame for the loss. (Takım kaptanı kaybedişin suçunu şartsız olarak kabul etti.)
  12. The politician unreservedly apologized for his offensive remarks. (Siyasetçi, aşağılayıcı sözleri için şartsız olarak özür diledi.)
  13. The CEO unreservedly thanked his employees for their hard work. (CEO, çalışanların çalışkanlığı için şartsız bir şekilde teşekkür etti.)
  14. The singer unreservedly dedicated the song to her fans. (Şarkıyı hayranlarına şartsız bir şekilde adadı.)
  15. The artist unreservedly expressed her emotions through her painting. (Sanatçı, resmiyle şartsız bir şekilde duygularını ifade etti.)
  16. The manager unreservedly admitted his mistake and took responsibility. (Yönetici hatasını şartsız olarak kabul etti ve sorumluluk aldı.)
  17. The teacher unreservedly encouraged her students to ask questions. (Öğretmen öğrencilerini soru sormaya şartsız olarak teşvik etti.)
  18. The chef unreservedly experimented with new flavors in his cooking. (Aşçı yemek pişirmede yeni tatlar denedi.)
  19. The author unreservedly poured her heart and soul into her writing. (Yazar, yazılarına şartsız bir şekilde kalbini ve ruhunu kattı.)
  20. The athlete unreservedly celebrated his victory with his teammates. (S

porcu, zaferini takım arkadaşlarıyla şartsız bir şekilde kutladı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.