Unreservedly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Unreservedly
Unreservedly, Türkçe’de “şartsız olarak” anlamına gelir. Bir şeyi tamamen ve kesinlikle kabul etmek veya yapmak anlamında kullanılır.
Örnek cümleler:
- I unreservedly apologize for my behavior last night. (Dün geceki davranışımdan dolayı şartsız olarak özür dilerim.)
- She unreservedly supported her friend’s decision. (Arkadaşının kararını şartsız olarak destekledi.)
- The company unreservedly admitted their mistake. (Şirketleri hatalarını şartsız olarak kabul etti.)
- He gave his unreservedly approval to the proposal. (Öneriye şartsız olarak onay verdi.)
- The coach praised the player unreservedly for his performance. (Antrenör, oyuncunun performansı için şartsız bir şekilde övdü.)
- The teacher unreservedly commended her student for his hard work. (Öğretmen, öğrencisinin çalışkanlığı için şartsız bir şekilde övgüde bulundu.)
- The audience applauded unreservedly at the end of the play. (Oyunun sonunda seyirci şartsız bir şekilde alkışladı.)
- She gave her unreservedly support to the charity organization. (Hayır kuruluşuna şartsız olarak destek verdi.)
- He expressed his unreservedly admiration for his favorite author. (En sevdiği yazarı için şartsız bir şekilde hayranlığını ifade etti.)
- The jury unreservedly declared the defendant guilty. (Jüri sanığı şartsız olarak suçlu buldu.)
- The team captain unreservedly accepted the blame for the loss. (Takım kaptanı kaybedişin suçunu şartsız olarak kabul etti.)
- The politician unreservedly apologized for his offensive remarks. (Siyasetçi, aşağılayıcı sözleri için şartsız olarak özür diledi.)
- The CEO unreservedly thanked his employees for their hard work. (CEO, çalışanların çalışkanlığı için şartsız bir şekilde teşekkür etti.)
- The singer unreservedly dedicated the song to her fans. (Şarkıyı hayranlarına şartsız bir şekilde adadı.)
- The artist unreservedly expressed her emotions through her painting. (Sanatçı, resmiyle şartsız bir şekilde duygularını ifade etti.)
- The manager unreservedly admitted his mistake and took responsibility. (Yönetici hatasını şartsız olarak kabul etti ve sorumluluk aldı.)
- The teacher unreservedly encouraged her students to ask questions. (Öğretmen öğrencilerini soru sormaya şartsız olarak teşvik etti.)
- The chef unreservedly experimented with new flavors in his cooking. (Aşçı yemek pişirmede yeni tatlar denedi.)
- The author unreservedly poured her heart and soul into her writing. (Yazar, yazılarına şartsız bir şekilde kalbini ve ruhunu kattı.)
- The athlete unreservedly celebrated his victory with his teammates. (S
porcu, zaferini takım arkadaşlarıyla şartsız bir şekilde kutladı.)
Hemen Yorum Yaz