Unfavourable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unfavourable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unfavourable Nedir?


Unfavourable, olumsuz, kötü veya istenmeyen anlamlarına gelir. Bir durum veya olayın istenmeyen bir sonucu ya da istenmeyen bir şekilde gelişmesi gibi durumları ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:


1. The unfavourable weather conditions ruined our picnic. (Olumsuz hava koşulları pikniğimizi mahvetti.)
2. The unfavourable reviews affected the sales of the product. (Olumsuz yorumlar ürünün satışını etkiledi.)
3. The unfavourable economic situation led to high unemployment rates. (Olumsuz ekonomik durum yüksek işsizlik oranlarına neden oldu.)
4. The unfavourable outcome of the trial disappointed us. (Davanın olumsuz sonucu bizi hayal kırıklığına uğrattı.)
5. The unfavourable news about the pandemic spread quickly. (Salgınla ilgili olumsuz haberler hızla yayıldı.)
6. The unfavourable working conditions forced the employees to quit. (Olumsuz çalışma koşulları çalışanları istifa etmeye zorladı.)
7. The unfavourable exchange rate affected our business negatively. (Olumsuz döviz kuru işimizi olumsuz etkiledi.)
8. The unfavourable political climate created uncertainty for investors. (Olumsuz siyasi iklim yatırımcılar için belirsizlik yarattı.)
9. The unfavourable traffic caused us to arrive late. (Olumsuz trafik bize geç kalmamıza neden oldu.)
10. The unfavourable feedback from customers made us improve our service. (Müşterilerden gelen olumsuz geri bildirimler bizi hizmetimizi iyileştirmeye yöneltti.)
11. The unfavourable working environment affected the employees’ productivity. (Olumsuz çalışma ortamı çalışanların verimliliğini etkiledi.)
12. The unfavourable conditions of the road made it difficult to drive. (Yolun olumsuz koşulları sürüşü zorlaştırdı.)
13. The unfavourable results of the experiment surprised the scientists. (Deneyin olumsuz sonuçları bilim adamlarını şaşırttı.)
14. The unfavourable market conditions made it difficult to find a job. (Olumsuz piyasa koşulları iş bulmayı zorlaştırdı.)
15. The unfavourable weather forecast cancelled our outdoor event. (Olumsuz hava tahmini açık hava etkinliğimizi iptal etti.)
16. The unfavourable circumstances led to the company’s bankruptcy. (Olumsuz koşullar şirketin iflasına neden oldu.)
17. The unfavourable feedback from the audience made the actor change his performance. (İzleyicilerden gelen olumsuz geri bildirimler aktörün performansını değiştirmesine neden oldu.)
18. The unfavourable report about the company’s financials affected its stock price. (Şirketin finansları hakkındaki olumsuz

rapor hisse fiyatını etkiledi.)
19. The unfavourable living conditions in the refugee camp were unbearable. (Mülteci kampındaki olumsuz yaşam koşulları dayanılmazdı.)

  1. The unfavourable circumstances of the accident caused several injuries. (Kazanın olumsuz koşulları birkaç yaralanmaya neden oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.