Unfaltering İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unfaltering İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unfaltering ne demek?


Unfaltering, İngilizce bir sıfattır ve Türkçe’de “dik duran, kararlı, sarsılmaz” gibi anlamlara gelir. Bir kişinin veya davranışın kararlılığından veya güçlü iradesinden bahsetmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. She showed unfaltering courage in the face of danger. (O, tehlike karşısında sarsılmaz bir cesaret gösterdi.)
  2. He displayed an unfaltering determination to succeed. (Başarılı olmak için sarsılmaz bir kararlılık gösterdi.)
  3. The unfaltering support of his family kept him going during difficult times. (Ailesinin sarsılmaz desteği zor zamanlarda onu ayakta tuttu.)
  4. She maintained an unfaltering focus on her goals. (Hedeflerine sarsılmaz bir odaklanma sağladı.)
  5. His unfaltering loyalty to his friends earned him their respect. (Arkadaşlarına sarsılmaz sadakati onlardan saygı kazandırdı.)
  6. The team showed unfaltering commitment to their cause. (Takım, amaçlarına sarsılmaz bir bağlılık gösterdi.)
  7. She has unfaltering faith in her abilities. (Kendine olan yeteneklerine sarsılmaz bir inancı var.)
  8. His unfaltering optimism kept him going even in tough times. (Zor zamanlarda bile sarsılmaz bir iyimserliği onu ayakta tuttu.)
  9. The unfaltering love of her husband gave her strength. (Eşinin sarsılmaz sevgisi ona güç verdi.)
  10. Despite facing numerous obstacles, he remained unfaltering in his pursuit of justice. (Çeşitli engellerle karşılaşmasına rağmen, adaleti arayışında sarsılmaz kaldı.)
  11. She showed unfaltering kindness towards everyone she met. (Tanıştığı herkese karşı sarsılmaz bir sevgi gösterdi.)
  12. His unfaltering honesty earned him the trust of his colleagues. (Sarsılmaz dürüstlüğü meslektaşlarının güvenini kazandırdı.)
  13. The team’s unfaltering perseverance led them to victory. (Takımın sarsılmaz azmi onları zaferle sonuçlandırdı.)
  14. Despite the setbacks, she remained unfaltering in her belief that she would succeed. (Yaşadığı engellere rağmen, başarılı olacağına dair sarsılmaz bir inancını korudu.)
  15. He approached every task with unfaltering enthusiasm. (Her görevi sarsılmaz bir coşkuyla ele aldı.)
  16. The unfaltering determination of the protestors finally led to change. (Protestocuların sarsılmaz kararlılığı sonunda değişime yol açtı.)
  17. Her unfaltering work ethic earned her the promotion. (Sarsılmaz çalışma ahlakı ona terfi ettirdi.)
  18. Despite the criticism
  1. Despite the criticism, she maintained unfaltering confidence in her abilities. (Eleştirilere rağmen, kendine olan yeteneklerine sarsılmaz bir güvenini korudu.)
  2. The unfaltering determination of the athlete led to a world record. (Sporcunun sarsılmaz kararlılığı dünya rekoruna yol açtı.)
  3. He showed unfaltering respect towards his elders. (Yaşlılara karşı sarsılmaz bir saygı gösterdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.