Unearthly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unearthly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unearthly

Unearthly kelimesi Türkçe’de “dünyevi olmayan, ölümlü olmayan” gibi anlamlara gelir. Ayrıca “olağandışı, sıra dışı” gibi anlamları da vardır.

  1. The view from the mountaintop was unearthly. (Dağın tepesinden manzara olağandışıydı.)
  2. Her voice had an unearthly quality to it. (Sesi ölümlü olmayan bir kaliteye sahipti.)
  3. The creature’s unearthly appearance scared me. (Yaratığın dünyevi olmayan görünüşü beni korkuttu.)
  4. The sound coming from the old house was unearthly. (Eski evden gelen ses olağandışıydı.)
  5. The unearthly light of the full moon illuminated the forest. (Dolu ayın dünyevi olmayan ışığı ormanı aydınlatıyordu.)
  6. The spaceship had an unearthly design. (Uzay gemisinin tasarımı dünyevi olmayandı.)
  7. The unearthly silence was broken by a single bird chirping. (Dünyevi olmayan sessizlik tek bir kuşun cıvıltısıyla bozuldu.)
  8. The unearthly beauty of the Northern Lights was mesmerizing. (Kuzey Işıklarının dünyevi olmayan güzelliği büyüleyiciydi.)
  9. The unearthly being spoke to me in a language I couldn’t understand. (Dünyevi olmayan varlık bana anlamadığım bir dilde konuştu.)
  10. The unearthly smell coming from the abandoned house made me nauseous. (Terkedilmiş evden gelen olağandışı koku beni mide bulandırdı.)
  11. The unearthly powers of the magician amazed the audience. (Sihirbazın dünyevi olmayan güçleri izleyicileri şaşırttı.)
  12. The unearthly hour of the party made it difficult for me to attend. (Partinin dünyevi olmayan saati katılmamı zorlaştırdı.)
  13. The unearthly landscape of the desert was both beautiful and intimidating. (Çölün dünyevi olmayan manzarası hem güzel hem de ürkütücüydü.)
  14. The unearthly feeling of weightlessness in space is hard to describe. (Uzaydaki dünyevi olmayan ağırlıksızlık hissi tarif edilmesi zor.)
  15. The unearthly glow of the firefly caught my attention. (Firefly’ın dünyevi olmayan parıltısı dikkatimi çekti.)
  16. The unearthly creature glided through the water effortlessly. (Dünyevi olmayan yaratık suyun üstünde kolaylıkla süzülüyordu.)
  17. The unearthly sound of the howling wind kept me up all night. (Uğultulu rüzgarın olağandışı sesi beni bütün gece uyutmadı.)
  18. The unearthly presence in the room gave me chills. (Oda’daki

dünyevi olmayan varlıktan ürperdim.)
19. The unearthly speed of the car made me nervous. (Arabanın dünyevi olmayan hızı beni endişelendirdi.)

  1. The unearthly intelligence of the aliens was beyond our comprehension. (Uzaylıların dünyevi olmayan zekası bizim anlayışımızın ötesindeydi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.