Unearth İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unearth İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unearth Nedir?

Unearth, “ortaya çıkarmak” veya “keşfetmek” anlamlarına gelen bir fiildir. Genellikle gömülü veya gizli olan bir şeyin bulunması veya keşfedilmesi ile ilgili kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. The archaeologists were able to unearth ancient artifacts from the site. (Arkeologlar, sitenin altından antik eserleri çıkarmayı başardılar.)
2. The detective worked hard to unearth evidence that would solve the case. (Dedektif, davayı çözecek delilleri ortaya çıkarmak için çok çalıştı.)
3. The construction workers had to unearth the old pipes before they could begin building the new ones. (İnşaat işçileri, yeni boruları inşa etmeden önce eski boruları çıkarmak zorunda kaldı.)
4. The journalist was determined to unearth the truth about the scandal. (Gazeteci, skandalın gerçeğini ortaya çıkarmak için kararlıydı.)
5. The treasure hunters spent years trying to unearth the lost treasure. (Define avcıları, kayıp hazinenin ortaya çıkarılması için yıllarını harcadı.)
6. The researchers unearthed new information about the rare species. (Araştırmacılar, nadir türlerle ilgili yeni bilgiler ortaya çıkardılar.)
7. The team of scientists unearthed a fossil that was millions of years old. (Bir grup bilim adamı, milyonlarca yıllık bir fosil buldu.)
8. The book club aims to unearth hidden gems of literature. (Kitap kulübü, edebiyatın gizli mücevherlerini keşfetmeyi amaçlıyor.)
9. The gardeners had to unearth the old plants before they could plant new ones. (Bahçıvanlar, yeni bitkileri dikmeden önce eski bitkileri çıkarmak zorunda kaldılar.)
10. The film crew was able to unearth some fascinating stories from the local community. (Film ekibi, yerel topluluktan ilginç hikayeler çıkarmayı başardı.)
11. The historian spent years trying to unearth the lost manuscript. (Tarihçi, kayıp el yazmasını bulmaya yıllarını harcadı.)
12. The excavation team unearthed a burial site that was thousands of years old. (Kazı ekibi, binlerce yıllık bir gömü yeri ortaya çıkardı.)
13. The detectives worked tirelessly to unearth the identity of the serial killer. (Dedektifler, seri katilin kimliğini ortaya çıkarmak için yorulmadan çalıştılar.)
14. The journalist was able to unearth some shocking details about the corrupt politician. (Gazeteci, yolsuz siyasetçiyle ilgili şok edici ayrıntıları ortaya çıkardı.)
15. The team of scientists hopes to unearth new discoveries about the universe. (Bilim adamları ekibi, evrenle ilgili yeni keşifler yapmayı

umut ediyor.)
16. The volunteers worked hard to unearth the buried artifacts from the ancient city. (Gönüllüler, antik kentten gömülü olan eserleri çıkarmak için çok çalıştılar.)

17. The journalist’s investigation unearthed a web of corruption that went all the way to the top. (Gazetecinin soruşturması, en üst düzeye kadar giden bir yolsuzluk ağı ortaya çıkardı.)
18. The construction crew unearthed an old foundation that had to be removed before the new building could be constructed. (İnşaat ekibi, yeni binanın inşa edilebilmesi için önce kaldırılması gereken eski bir temel ortaya çıkardı.)
19. The archeological dig unearthed a tomb that contained valuable treasures from ancient times. (Arkeolojik kazı, antik çağlardan değerli hazineler içeren bir mezar ortaya çıkardı.)
20. The team of researchers was able to unearth a new treatment for the disease that had been plaguing the population. (Araştırmacılar ekibi, nüfusu etkileyen hastalık için yeni bir tedavi yöntemi ortaya çıkarmayı başardı.)