Understate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Understate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

UNDERSTATE KELİMESİNİN TÜRKÇE ANLAMI VE AÇIKLAMASI

Understate, Türkçe’ye “azaltmak, eksiltmek, küçültmek” gibi anlamlar taşıyan bir fiildir. Bir şeyin önemini, büyüklüğünü veya şiddetini azaltmak ya da küçümsemek anlamında kullanılır.

ÖRNEK CÜMLELER:

1. She understated her achievements in the interview. (Mülakatta başarısını küçümsedi.)
2. He tends to understate his abilities. (Yeteneklerini azaltma eğilimindedir.)
3. The journalist purposely understated the impact of the hurricane. (Gazeteci, kasırganın etkisini bilinçli olarak azalttı.)
4. She always understates the amount of time it takes her to complete a project. (Her zaman proje tamamlama süresini azaltır.)
5. He was so modest that he understated his own contributions to the project. (O kadar mütevaziydi ki, kendi katkılarını azalttı.)
6. The real cost of the project was understated in the proposal. (Projenin gerçek maliyeti öneride azaltıldı.)
7. The teacher understated the difficulty level of the exam. (Öğretmen, sınavın zorluğunu azalttı.)
8. The actor intentionally understated his performance in the play. (Aktör, oyunundaki performansını bilinçli olarak azalttı.)
9. She always understates her accomplishments to avoid coming across as arrogant. (Kibirli görünmemek için her zaman başarılarını azaltır.)
10. The company understated its profits to avoid paying higher taxes. (Şirket, daha yüksek vergi ödememek için karlarını azalttı.)
11. The report understated the severity of the environmental damage. (Rapor, çevresel hasarın şiddetini azalttı.)
12. She understated the importance of her role in the project. (Projenin önemli rolünü azalttı.)
13. The athlete understated the amount of training he had done. (Sporcu, yaptığı antrenman miktarını azalttı.)
14. He understated the impact that losing his job had on his mental health. (İşini kaybetmenin zihinsel sağlığı üzerindeki etkisini azalttı.)
15. The article understated the risks associated with the new medication. (Makale, yeni ilaçla ilişkili riskleri azalttı.)
16. The politician understated the controversy surrounding the proposed policy. (Politikacı, önerilen politika etrafındaki tartışmayı azalttı.)
17. She always understates her own role in the success of the company. (Her zaman şirketin başarısındaki kendi rolünü azaltır.)
18. The comedian intentionally understated his jokes to make them funnier. (Komedyen, şakalarını daha komik hale getirmek için bilinçli olarak azalttı.)
19. The report understated the number of people affected by the natural disaster. (

Rapor, doğal afetin etkilenen kişi sayısını azalttı.)
20. He understated the importance of getting enough sleep for his overall health. (Genel sağlığı için yeterli uyku almanın önemini azalttı.)