Understate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Understate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Understate İle İlgili Cümleler

Understate, bir durumun, bir olayın ya da bir şeyin gerçek değerini ya da önemini az göstermek anlamına gelir. Aşağıda bu kelimenin kullanıldığı örnek cümleler bulunmaktadır.

1. The boss always understates his accomplishments. (Patronu her zaman başarılarını az gösterir.)
2. She understated the difficulty of the task. (Görevin zorluğunu az gösterdi.)
3. He always understates his wealth. (Her zaman zenginliğini az gösterir.)
4. The politician understated the severity of the problem. (Politikacı, sorunun ciddiyetini az gösterdi.)
5. The student understated the amount of work she had done. (Öğrenci, yaptığı işin miktarını az gösterdi.)
6. He tends to understate his emotions. (Duygularını az gösterme eğilimindedir.)
7. The article understates the impact of climate change. (Makale, iklim değişikliğinin etkisini az gösteriyor.)
8. She purposely understated her qualifications for the job. (İş için niteliklerini bilerek az gösterdi.)
9. The company understated its profits to avoid paying taxes. (Şirket, vergi ödemekten kaçınmak için karını az gösterdi.)
10. He understated the value of the antique vase. (Antika vazenin değerini az gösterdi.)
11. The athlete understated his injury to continue playing. (Sakatlığını az göstererek oynamaya devam etti.)
12. She understated her role in the project. (Proje içindeki rolünü az gösterdi.)
13. The artist understated the complexity of his artwork. (Sanatçı, eserinin karmaşıklığını az gösterdi.)
14. He understated the importance of networking in his career. (Kariyerinde ağ oluşturmanın önemini az gösterdi.)
15. The book understates the impact of the invention. (Kitap, icadın etkisini az gösteriyor.)
16. She understated the amount of money she had spent on the dress. (Elbiseye harcadığı parayı az gösterdi.)
17. The director understated the difficulty of making the movie. (Yönetmen, filmin yapımının zorluğunu az gösterdi.)
18. He tends to understate his achievements. (Başarılarını az gösterme eğilimindedir.)
19. The company understated the risks of investing in the stock. (Şirket, hisse senedine yatırım yapmanın risklerini az gösterdi.)
20. The report understates the number of people affected by the issue. (Rapor, konudan etkilenen insan sayısını az gösteriyor.)

21. The journalist intentionally understated the severity of the situation. (Gazeteci, durumun ciddiyetini bilerek az gösterdi.)
22. She understated the level of difficulty in learning a new language. (Yeni bir dil öğrenmenin zorluğunu az gösterdi.)
23. The company spokesperson understated the impact of the product recall. (Şirket sözcüsü, ürün geri çağırmanın etkisini az gösterdi.)
24. He always understates his level of knowledge on a subject. (Bir konudaki bilgi düzeyini her zaman az gösterir.)
25. The teacher understated the importance of attending class regularly. (Öğretmen, düzenli derslere katılmanın önemini az gösterdi.)
26. She understated the amount of time it would take to complete the project. (Projenin tamamlanması için gereken süreyi az gösterdi.)
27. The company understated the environmental impact of its manufacturing process. (Şirket, imalat sürecinin çevresel etkisini az gösterdi.)
28. He tends to understate the effort required to achieve success. (Başarıya ulaşmak için gereken çabayı az gösterme eğilimindedir.)
29. The author understated the significance of the historical event in the novel. (Yazar, romanda yer alan tarihi olayın önemini az gösterdi.)
30. She understated the cost of repairing the car. (Arabanın tamir maliyetini az gösterdi.)

Overall, understating can be a way to downplay or diminish something’s importance or value intentionally or unintentionally. It can sometimes be used for strategic purposes, such as avoiding taxes, getting a job, or continuing playing a sport while injured.