Undeceive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Undeceive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Undeceive

Undeceive kelimesi, yanıltıldığınızı ya da aldatıldığınızı düşündüğünüz bir durumda, gerçeği ortaya çıkarmak ya da yanlış bir inancı düzeltmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. I had to undeceive my friend who thought that the world was flat. (Dünya’nın düz olduğunu düşünen arkadaşımı yanıltmam gerekti.)
2. She quickly undeceived her sister who believed in fake news. (Sahte haberlere inanan kız kardeşini hızlıca yanıltmıştı.)
3. He was undeceived about the company’s true intentions. (Şirketin gerçek niyetleri hakkında yanıltılmıştı.)
4. The detective finally undeceived the public about the true identity of the criminal. (Dedektif sonunda suçlunun gerçek kimliği hakkında halkı yanıltmaktan vazgeçirdi.)
5. She hoped to undeceive her parents about her future plans. (Gelecek planları hakkında ailesini yanıltmamayı umuyordu.)
6. The teacher undeceived the student about his false assumptions. (Öğretmen öğrencisini yanıltılan yanlış varsayımlar hakkında bilgilendirdi.)
7. The company had to undeceive the customers about the quality of their product. (Şirket, ürünlerinin kalitesi hakkında müşterileri yanıltmamak zorundaydı.)
8. I was undeceived about the true cost of the car. (Arabanın gerçek maliyeti hakkında yanıltılmıştım.)
9. She needed to undeceive her boss about the progress of the project. (Projenin ilerlemesi hakkında patronunu yanıltmam gerekiyordu.)
10. He was undeceived by the evidence presented in court. (Mahkemede sunulan deliller tarafından yanıltılmıştı.)
11. The doctor undeceived the patient about the seriousness of his illness. (Doktor hastanın hastalığının ciddiyeti hakkında yanıltmamayı tercih etti.)
12. She tried to undeceive her friend about the benefits of the new diet. (Yeni diyetin faydaları hakkında arkadaşını yanıltmamaya çalıştı.)
13. The politician undeceived the public about the rumors of corruption. (Politikacı yolsuzluk söylentileri hakkında halkı yanıltmamaya çalıştı.)
14. He had to undeceive himself about his ability to do the job. (İşi yapabilme yeteneği hakkında kendisini yanıltmamıştı.)
15. She needed to undeceive her boyfriend about the real reason for their breakup. (Ayrılık sebebi hakkında erkek arkadaşını yanıltmam gerekiyordu.)
16. The scientist undeceived the public about the

16. The scientist undeceived the public about the effectiveness of a popular but unproven remedy. (Bilim adamı, popüler ancak kanıtlanmamış bir çarenin etkililiği hakkında halkı yanıltmamaya çalıştı.)
17. He had to undeceive his parents about his career aspirations. (Kariyer hedefleri hakkında ailesini yanıltmamalıydı.)
18. She quickly undeceived her friend about the authenticity of the email. (E-postanın gerçekliği hakkında arkadaşını hızlıca yanıltmıştı.)
19. The journalist undeceived the public about the false information spread by a political party. (Gazeteci, bir siyasi partinin yaydığı yanlış bilgiler hakkında halkı yanıltmamaya çalıştı.)
20. The lawyer had to undeceive the jury about the defendant’s innocence. (Avukat, sanığın masumiyeti hakkında jüriyi yanıltmamaya çalıştı.)