Unceasingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unceasingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

“Unceasingly” Kelimesinin Anlamı

“Unceasingly”, sürekli olarak devam eden, aralıksız bir şekilde gerçekleşen anlamına gelir.


  • My love for you will continue unceasingly, no matter what happens. (Seni sevme hissim, ne olursa olsun durmadan devam edecek.)
  • The rain fell unceasingly for three days straight. (Yağmur üç gün boyunca aralıksız şekilde yağdı.)
  • The band played unceasingly for four hours without taking a break. (Grup, ara vermeden dört saat boyunca müzik çaldı.)
  • She worked unceasingly on her project until it was finished. (Projesi tamamlanana kadar, o sürekli bir şekilde çalıştı.)
  • The machine beeped unceasingly until someone finally turned it off. (Makine, biri onu sonunda kapatana kadar durmadan bip sesleri çıkardı.)
  • The wind howled unceasingly throughout the night. (Rüzgar, tüm gece boyunca aralıksız şekilde uğulduyordu.)
  • The baby cried unceasingly until it was fed. (Bebek, beslenene kadar aralıksız şekilde ağladı.)
  • He repeated the same mistake unceasingly, despite being warned several times. (Çok kez uyarılmasına rağmen, aynı hatayı durmadan tekrarladı.)
  • The clock ticked unceasingly in the background as they worked. (Çalışırken arka planda saat, aralıksız şekilde tik tak sesleri çıkardı.)
  • She talked unceasingly, without letting anyone else speak. (Kimseye söz hakkı vermeden, sürekli bir şekilde konuştu.)
  • The traffic on the highway moved unceasingly, even during rush hour. (Trafik, yoğun saatlerde bile durmadan akıyordu.)
  • The dog barked unceasingly at the mailman until he was out of sight. (Köpek, postacı gözden kaybolana kadar aralıksız şekilde havladı.)
  • The machine hummed unceasingly, indicating that it was still working. (Makine, hala çalıştığını gösteren bir şekilde aralıksız şekilde vızıldadı.)
  • He practiced unceasingly until he became an expert at playing the guitar. (Gitar çalmada uzmanlaşana kadar, o aralıksız şekilde pratik yapmıştı.)
  • The ocean waves crashed unceasingly against the shore. (Deniz dalgaları, sahile aralıksız şekilde çarpıyordu.)
  • The clock on the wall ticked unceasingly, reminding her of how quickly time was passing. (Duvar saatinin tik takları, zamanın ne kadar hızlı geçtiğini hatırlatıyordu.)
  • The worker labored unceasingly until the job was done. (İş bitene kadar, işçi aralıksız bir şekilde çalıştı.)
  • The wind blew unceasingly, causing the leaves to rustle
  • His passion for music burned unceasingly, driving him to pursue a career in the industry. (Müzik tutkusu, onu endüstride kariyer yapmaya yönlendiren bir şekilde devam etti.)
  • The fire burned unceasingly, lighting up the dark room. (Ateş, karanlık odanın içini aydınlatan aralıksız bir şekilde yanıyordu.)

“Unceasingly” Kelimesinin Türkçe Anlamı

“Unceasingly”, Türkçe’de “durmadan”, “aralıksız”, “sürekli olarak” gibi anlamlara gelir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.