Twinge İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Twinge
Twinge, ani bir acı veya rahatsızlık hissi olarak tanımlanabilir.
Örnek cümleler:
- I felt a twinge in my ankle when I stepped off the curb. (Aniden kaldırımdan indiğimde bileğimde bir sızı hissettim.)
- She felt a twinge of guilt when she realized she had forgotten her friend’s birthday. (Arkadaşının doğum gününü unuttuğunu fark ettiğinde suçluluk hissi yaşadı.)
- The athlete felt a twinge in his hamstring during the race. (Yarış sırasında sporcu hamstringinde bir ağrı hissetti.)
- He felt a twinge of jealousy when he saw his ex-girlfriend with her new partner. (Eski kız arkadaşını yeni partneriyle gördüğünde kıskançlık hissi yaşadı.)
- She experienced a twinge in her back while lifting the heavy box. (Ağır kutuyu kaldırırken belinde bir sızı hissetti.)
- He winced as a twinge shot through his injured leg. (Yaralanmış bacağına bir sızı geldiğinde acıyla kaşlarını çattı.)
- The teacher felt a twinge of regret for not assigning enough homework. (Yeterince ödev vermediği için pişmanlık hissi yaşadı.)
- She felt a twinge of excitement when she received the acceptance letter from her dream school. (Hayallerindeki okuldan kabul mektubu aldığında heyecan hissetti.)
- He winced at the twinge of pain in his tooth. (Dişindeki ağrıdan dolayı acıyla yüzünü buruşturdu.)
- The sight of the old photo album gave her a twinge of nostalgia. (Eski fotoğraf albümünü görmek ona nostaljik bir his verdi.)
- He felt a twinge of sadness as he said goodbye to his childhood home. (Çocukluk evine veda ederken hüzün hissetti.)
- The artist experienced a twinge of frustration when the paint wouldn’t dry fast enough. (Boya kurumadığında sanatçı biraz sinirlendi.)
- She felt a twinge of hunger as the delicious aroma of food wafted through the kitchen. (Mutfaktan yayılan lezzetli kokular onda biraz açlık hissi uyandırdı.)
- He winced at the twinge in his shoulder after lifting weights at the gym. (Spor salonunda ağırlık kaldırdıktan sonra omzunda bir sızı hissetti.)
- The old photograph gave her a twinge of longing for the past. (Eski fotoğraf onda geçmişe özlem duygusu uyandırdı.)
- He felt a twinge of anger when he saw his car had been scratched in the parking lot. (Park yerinde arabasının çizildiğini görünce öfke hissetti.)
- She experienced a twinge of excitement as she boarded the plane for her first solo trip. (İlk tek başına seyahati için uçağa binerken heyecan his
- He felt a twinge of pride as he watched his daughter receive her diploma. (Kızının diplomasını alırken ona gurur duygusu hissettirdi.)
- The singer felt a twinge in her throat during the performance, but continued to sing. (Performans sırasında sesinde bir sızı hissetti ama şarkısını sürdürdü.)
- She felt a twinge of disappointment when she realized the concert tickets were sold out. (Konsert biletlerinin tükendiğini fark ettiğinde hayal kırıklığına uğradı.)
Türkçe karşılıklar:
- Aniden
- Suçluluk
- Ağrı
- Kıskançlık
- Sızı
- Kaşlarını çatmak
- Pişmanlık
- Heyecan
- Acı
- Nostalji
- Hüzün
- Sinirlilik
- Açlık
- Sızı
- Özlem
- Öfke
- Heyecan
- Gurur
- Sızı
- Hayal kırıklığı.
Hemen Yorum Yaz