Tryst İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tryst İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tryst

Tryst kelimesi, “gizlice buluşmak veya randevulaşmak” anlamına gelir.

1. I had a tryst with my lover at the park. (Ben, sevgilimle parkta gizlice buluştum.)
2. They planned to have a tryst at the coffee shop. (Onlar, kafede randevulaşmayı planladılar.)
3. The couple had a romantic tryst at the beach. (Çift, plajda romantik bir buluşma gerçekleştirdi.)
4. He had a secret tryst with his boss’s wife. (O, patronunun eşiyle gizli bir buluşma gerçekleştirdi.)
5. She regretted having a tryst with her ex-boyfriend. (O, eski erkek arkadaşıyla buluştuğuna pişman oldu.)
6. The lovers had a passionate tryst in the hotel room. (Aşıklar, otel odasında tutkulu bir buluşma gerçekleştirdi.)
7. He was caught having a tryst with a prostitute. (O, bir fahişeyle buluşurken yakalandı.)
8. She had a tryst with her co-worker during their lunch break. (O, öğle arasında meslektaşıyla buluştu.)
9. The politician had a tryst with a journalist for a scandalous story. (Politikacı, skandal bir haber için bir gazeteciyle buluştu.)
10. They arranged a tryst in the abandoned warehouse. (Onlar, terk edilmiş depoda buluşmayı ayarladılar.)
11. The couple had a secret tryst in the library. (Çift, kütüphanede gizli bir buluşma gerçekleştirdi.)
12. He had a tryst with his ex-girlfriend to get closure. (O, kapanış yapmak için eski kız arkadaşıyla buluştu.)
13. She was nervous about her first tryst with a stranger. (O, yabancı biriyle ilk buluşmasından dolayı gergindi.)
14. The lovers had a quick tryst in the elevator. (Aşıklar, asansörde hızlı bir buluşma gerçekleştirdi.)
15. He had a tryst with his mistress at the hotel. (O, metresiyle otelde buluştu.)
16. She was disappointed with the outcome of their tryst. (O, buluşmanın sonucundan hayal kırıklığına uğradı.)
17. The couple had a steamy tryst in the sauna. (Çift, saunada sıcak bir buluşma gerçekleştirdi.)
18. He missed his tryst with his girlfriend due to a family emergency. (O, ailevi bir acil durum nedeniyle kız arkadaşıyla buluşmasını kaçırdı.)
19. She had a tryst with her neighbor’s husband, which caused a scandal. (O, komşusunun kocasıyla buluştu ve skandala neden oldu.)
20. The lovers had a last tryst before ending their relationship. (Aşıklar, ilişkilerini sonlandırmadan önce son buluşmalarını gerçekleştirdi.)

21. He had a tryst with his high school sweetheart after years of being apart. (O, yıllar sonra lise sevgilisiyle buluştu.)
22. She had a secret tryst with her professor, which could ruin her academic career. (O, profesörüyle gizli bir buluşma gerçekleştirdi ve bu akademik kariyerini mahvedebilirdi.)
23. The couple had a romantic tryst under the stars. (Çift, yıldızlar altında romantik bir buluşma gerçekleştirdi.)
24. He had a tryst with a famous actress, which he kept a secret from his wife. (O, ünlü bir aktrisle buluştu ve bunu eşinden gizledi.)
25. She regretted having a tryst with her best friend’s brother. (O, en iyi arkadaşının erkek kardeşiyle buluştuğuna pişman oldu.)
26. The lovers had a secret tryst in the back alley. (Aşıklar, arka sokakta gizli bir buluşma gerçekleştirdi.)
27. He had a tryst with his personal assistant, which was discovered by his wife. (O, kişisel asistanıyla buluştu ve bu eşinin tarafından keşfedildi.)
28. She had a tryst with her ex-husband, which reignited their passion. (O, eski kocasıyla buluştu ve tutkularını yeniden canlandırdı.)
29. The couple had a risky tryst in the office, hoping not to get caught. (Çift, yakalanmamak umuduyla ofiste riskli bir buluşma gerçekleştirdi.)
30. He had a tryst with a stranger he met on a dating app. (O, bir tanışma uygulamasında tanıştığı bir yabancıyla buluştu.)
31. She had a tryst with her ex-girlfriend, hoping to rekindle their relationship. (O, eski kız arkadaşıyla buluştu ve ilişkilerini yeniden canlandırmayı umdu.)
32. The lovers had a forbidden tryst in the temple. (Aşıklar, tapınakta yasaklı bir buluşma gerçekleştirdi.)
33. He had a tryst with his neighbor’s daughter, which could ruin their neighborly relationship. (O, komşusunun kızıyla buluştu ve komşuluk ilişkilerini mahvedebilirdi.)
34. She had a tryst with her boss, hoping to advance her career. (O, kariyerini ilerletmek için patronuyla buluştu.)
35. The couple had a spontaneous tryst in the car. (Çift, arabada aniden gerçekleşen bir buluşma gerçekleştirdi.)