Trophy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Trophy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Trophy

Trophy, kazanılan bir başarı veya zaferin sembolik bir göstergesi olan bir ödül veya kupadır.

  1. He won the trophy for the best actor in a leading role. (En iyi başrol oyuncusu ödülü için kazandı.)
  2. The team was presented with a trophy after winning the championship. (Takım, şampiyonluğu kazandıktan sonra bir kupa ile ödüllendirildi.)
  3. The trophy was made of solid gold and encrusted with diamonds. (Kupa, katı altından yapılmış ve elmaslarla süslenmiştir.)
  4. The annual fishing tournament had a grand prize trophy for the largest fish caught. (Yıllık balıkçılık turnuvasında, yakalanan en büyük balık için büyük bir ödül kupası vardı.)
  5. She proudly displayed her trophy on the mantelpiece. (Kazandığı kupa ile gururla şömine üstünde sergiledi.)
  6. The trophy room was filled with awards and accolades from his successful career. (Kupa odası, başarılı kariyerinden gelen ödüller ve övgülerle doluydu.)
  7. The company created a new trophy to honor its top salesperson of the year. (Şirket, yılın en iyi satış temsilcisini onurlandırmak için yeni bir kupa oluşturdu.)
  8. The sports team proudly lifted the championship trophy in front of their cheering fans. (Spor takımı, sevinçle bağıran hayranlarının önünde şampiyonluk kupasını kaldırdı.)
  9. The trophy engraver carefully etched the winner’s name onto the base of the cup. (Kupa oymacısı, kazananın adını dikkatlice kupanın tabanına kazıdı.)
  10. The trophy was passed down from generation to generation as a family heirloom. (Kupa, aile mirası olarak nesiller boyunca aktarıldı.)
  11. She proudly held up the trophy, beaming with joy and excitement. (Kupayı gururla kaldırdı, sevinç ve heyecanla parlayarak.)
  12. The trophy ceremony was a grand event with music, speeches, and confetti. (Kupa töreni, müzik, konuşmalar ve konfeti ile büyük bir etkinlikti.)
  13. The trophy was a symbol of their hard work and dedication to the team. (Kupa, takıma verdikleri emek ve bağlılığın bir sembolüydü.)
  14. The winner of the competition proudly held up the gleaming trophy for all to see. (Yarışmanın kazananı, parlayan kupa ile gururla herkesin görebileceği şekilde kaldırdı.)
  15. The trophy was a testament to their perseverance and determination to succeed. (Kupa, başarıya ulaşmak için azim ve kararlılıklarının bir kanıtıydı.)
  16. The trophy case in the school displayed the achievements of its students in various sports and activities. (Okuldaki kupa dolabı, öğrencilerinin çeşitli spor ve etkinliklerdeki başarılarını sergiliyord
  1. The trophy for the marathon race was a beautiful crystal vase engraved with the race details. (Maraton yarışı için verilen kupa, yarış detaylarının kazınmış olduğu güzel bir kristal vazoydu.)
  2. The trophy was a symbol of their teamwork and dedication to achieving their goals. (Kupa, hedeflerine ulaşmak için birlikte çalışma ve bağlılıklarının bir sembolüydü.)
  3. The young athlete proudly held up the trophy, dreaming of winning even bigger prizes in the future. (Genç sporcu, gururla kupayı kaldırarak gelecekte daha büyük ödüller kazanma hayaliyle doluydu.)
  4. The trophy was the highlight of the awards ceremony, shining under the bright lights and cameras. (Kupa, ödül töreninin en önemli noktasıydı ve parlak ışıklar ve kameralar altında parlıyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.