Travelogue İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Travelogue İle İlgili Cümleler
Travelogue, bir yolculuğun anlatıldığı bir yazı veya kitap demektir.
- I love reading travelogues because they give me inspiration for my own trips. (Ben kendi seyahatlerim için ilham verdiği için seyahat yazılarını okumayı seviyorum.)
- The famous explorer wrote a detailed travelogue about his journey through the jungle. (Ünlü kaşif ormanın içinden geçtiği seyahati hakkında detaylı bir seyahat yazısı yazdı.)
- My friend’s travelogue of her trip to Japan convinced me to visit the country myself. (Arkadaşımın Japonya seyahati hakkındaki yazısı beni ülkeyi kendim ziyaret etmeye ikna etti.)
- The travelogue included descriptions of the sights, sounds, and smells of the exotic market. (Seyahat yazısı egzotik pazarın manzaraları, sesleri ve kokularının açıklamalarını içeriyordu.)
- The author’s travelogue of her solo trip around Europe was both inspiring and informative. (Yazarın Avrupa turu hakkındaki seyahat yazısı hem ilham verici hem de bilgilendiriciydi.)
- I always make sure to bring a notebook with me when I travel so I can write my own travelogue. (Seyahat ettiğim zaman her zaman kendime not defteri getiririm böylece kendi seyahat yazımı yazabilirim.)
- The travelogue described the stunning natural beauty of the national park. (Seyahat yazısı milli parkın şaşırtıcı doğal güzelliğini anlatıyordu.)
- I read a travelogue about a couple’s sailing adventure around the Caribbean. (Bir çiftin Karayipler etrafında yelken macerası hakkında bir seyahat yazısı okudum.)
- The travelogue was filled with vivid descriptions of the bustling city streets. (Seyahat yazısı canlı şehir sokaklarının betimlemeleri ile doluydu.)
- After returning from her backpacking trip, my sister wrote a travelogue about her experiences. (Sırt çantasıyla yaptığı seyahatten döndükten sonra kardeşim deneyimlerine dair bir seyahat yazısı yazdı.)
- The travelogue chronicled the author’s journey through the rugged wilderness. (Seyahat yazısı yazarın engebeli vahşi doğa içindeki yolculuğunu anlatıyordu.)
- I plan on writing a travelogue about my upcoming trip to South America. (Güney Amerika’ya yapacağım seyahat hakkında bir seyahat yazısı yazmayı planlıyorum.)
- The travelogue captured the essence of the small fishing village. (Seyahat yazısı küçük balıkçı kasabasının özünü yakaladı.)
- My favorite travelogue is about a couple’s year-long trip around the world. (En sevdiğim seyahat yazısı bir çiftin dünya etrafındaki bir yıllık yolculuğu hakkındadır.)
- The travelogue offered
a unique perspective on the history and culture of the region. (Seyahat yazısı bölgenin tarih ve kültürüne farklı bir perspektif sundu.)
16. I always bring a camera with me when I travel so I can capture the moments I want to include in my travelogue. (Seyahat ederken her zaman fotoğraf makinesi getiririm böylece seyahat yazıma dahil etmek istediğim anları yakalayabilirim.)
- The travelogue included tips for budget-friendly travel in the region. (Seyahat yazısı bölgede bütçe dostu seyahat için ipuçları içeriyordu.)
- I read a travelogue about a woman’s solo hiking trip through the mountains. (Bir kadının dağlarda tek başına yürüyüş yapma seyahati hakkında bir seyahat yazısı okudum.)
- The travelogue was filled with interesting anecdotes about the people the author met along the way. (Seyahat yazısı yazarın yolculuk boyunca tanıştığı insanlar hakkında ilginç anekdotlarla doluydu.)
- I’m excited to write a travelogue about my upcoming road trip across the United States. (Amerika Birleşik Devletleri’nde yapacağım yolculuk hakkında bir seyahat yazısı yazmak için heyecanlıyım.)
Hemen Yorum Yaz