Tight-Knit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Tight-Knit Nedir?
Tight-knit, sıkı sıkıya bağlı veya yakın bir şekilde bağlı anlamına gelir. Bu kelime genellikle, insanlar arasındaki yakın bağlantıları ifade etmek için kullanılır.
Örnek cümleler:
- My family is very tight-knit, and we always support each other. (Ailem çok sıkı bağlıdır ve her zaman birbirimize destek oluruz.)
- The team’s tight-knit bond helped them win the championship. (Takımın sıkı bağlantısı, şampiyonluğu kazanmalarına yardımcı oldu.)
- The small town was known for its tight-knit community. (Küçük kasaba, sıkı bağlı topluluğuyla tanınıyordu.)
- The tight-knit group of friends had been together since childhood. (Sıkı bağlı arkadaş grubu çocukluktan beri birlikteydi.)
- The company’s success was due in part to its tight-knit team of employees. (Şirketin başarısı, çalışanları arasındaki sıkı bağlantıların bir kısmından kaynaklanıyordu.)
- The neighborhood was a tight-knit community where everyone knew each other. (Mahalle, herkesin birbirini tanıdığı sıkı bağlı bir topluluktu.)
- The school had a tight-knit group of teachers who worked together to help their students succeed. (Okulda, öğrencilerinin başarısı için birlikte çalışan sıkı bağlantılı bir öğretmen grubu vardı.)
- The church was a tight-knit community of believers who supported each other. (Kilise, birbirlerine destek olan sıkı bağlı bir inanan topluluğuydu.)
- The military unit was a tight-knit group that depended on each other for survival. (Askeri birim, hayatta kalmak için birbirlerine bağımlı olan sıkı bağlantılı bir gruptu.)
- The sports team was a tight-knit group of athletes who pushed each other to be their best. (Spor takımı, birbirlerine en iyisi olmaları için iten sıkı bağlantılı bir sporcu grubuydu.)
- The tight-knit community rallied together to support the local food bank. (Sıkı bağlantılı topluluk, yerel gıda bankasına destek olmak için bir araya geldi.)
- The tight-knit family had a tradition of gathering for Sunday dinners. (Sıkı bağlantılı aile, Pazar yemekleri için toplanma geleneğine sahipti.)
- The company’s tight-knit culture encouraged collaboration and teamwork. (Şirketin sıkı bağlantılı kültürü, işbirliği ve takım çalışmasını teşvik etti.)
- The tight-knit neighborhood watch program helped reduce crime in the area. (Sıkı bağlantılı mahalle gözetim programı, bölgedeki suç oranını azaltmaya yardımcı oldu.)
- The band members were a tight-knit group who had been playing together for years. (Grup üyeleri yıllardır birlikte çalan sıkı bağlantılı bir gruptu.)
- The tight-knit community of artists supported each other’s work and held regular exhibitions. (Sanatçıların oluşturduğu sıkı bağlantılı topluluk, birbirlerinin çalışmalarını destekledi ve düzenli sergiler düzenledi.)
- The tight-knit group of volunteers worked tirelessly to clean up the park. (Gönüllülerin sıkı bağlantılı grubu, parkı temizlemek için özverili bir şekilde çalıştı.)
- The close-knit family was devastated when their beloved dog passed away. (Yakın aileleri sevilen köpekleri öldüğünde yıkıldı.)
- The tight-knit community of immigrants helped each other navigate their new lives in a foreign country. (Göçmenlerin oluşturduğu sıkı bağlantılı topluluk, yabancı bir ülkede yeni hayatlarına uyum sağlamalarına yardımcı oldu.)
- The tight-knit group of coworkers often went out for drinks after work. (Sıkı bağlantılı iş arkadaşları sık sık işten sonra içmeye çıkardı.)
(Türkçe Çevirileri italik olarak yazılmıştır.)
Hemen Yorum Yaz