Tempted İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Tempted İle İlgili Cümleler
Tempted, Türkçe dilinde “cesaretlendirilmiş, dürtülen veya özendirilmiş” anlamına gelir. İşte, İngilizce örnek cümleler:
-
I was tempted to eat the whole cake, but I managed to resist. (Past tense)
(Tüm keki yemek istedim, ama direnmeyi başardım.) -
She was tempted to skip the meeting, but decided to attend anyway.
(Toplantıyı atlamak istedi, ama yine de katılmaya karar verdi.) -
The salesman was tempted to lie about the product’s features to make a sale.
(Satıcı, satış yapmak için ürünün özellikleri hakkında yalan söylemeye teşvik edildi.) -
He is always tempted to overspend on his credit card.
(O, her zaman kredi kartında aşırı harcama yapmaya teşvik edilir.) -
She was tempted to quit her job, but decided to stick with it for a little longer.
(İşinden ayrılmak istedi, ama biraz daha sabretmeye karar verdi.) -
He was tempted to cheat on the test, but chose to study instead.
(Sınavda kopya çekmeye teşvik edildi, ancak çalışmayı tercih etti.) -
She was tempted to buy the expensive dress, but opted for the cheaper one instead.
(Pahalı elbiseyi almaya teşvik edildi, ancak daha ucuzu tercih etti.) -
He was tempted to tell a white lie, but decided to be honest.
(Beyaz bir yalan söylemeye teşvik edildi, ancak dürüst olmaya karar verdi.) -
She was tempted to take a day off, but knew she had too much work to do.
(Bir gün izin almaya teşvik edildi, ama çok fazla işi olduğunu biliyordu.) -
He was tempted to try the new restaurant, but decided to stick with his usual spot.
(Yeni restoranı denemeye teşvik edildi, ama her zamanki yerinde kalmaya karar verdi.) -
She was tempted to sleep in, but knew she had an early meeting.
(Geç yatmaya teşvik edildi, ancak erken bir toplantısı olduğunu biliyordu.) -
He was tempted to skip the gym, but knew he would regret it later.
(Spor salonunu atlamaya teşvik edildi, ama daha sonra pişman olacağını biliyordu.) -
She was tempted to gossip about her colleague, but decided to keep it to herself.
(İş arkadaşı hakkında dedikodu yapmaya teşvik edildi, ama kendine saklamaya karar verdi.) -
He was tempted to take a shortcut, but knew it was unsafe.
(Kısa yol almayı teşvik edildi, ama güvensiz olduğunu biliyordu.) -
She was tempted to splurge on a shopping spree, but knew she needed to save money.
(Alışveriş çılgınlığına para harcamaya teşvik edildi, ama para biriktirm
-
He was tempted to stay up all night, but knew he had to wake up early.
(Bütün gece uyanık kalmaya teşvik edildi, ama erken kalkması gerektiğini biliyordu.) -
She was tempted to break up with her boyfriend, but decided to work on their relationship instead.
(Erkek arkadaşıyla ayrılmaya teşvik edildi, ama ilişkilerini düzeltmeye karar verdi.) -
He was tempted to quit his job and travel the world, but decided to save up for a while longer.
(İşinden ayrılıp dünyayı gezmeye teşvik edildi, ama biraz daha para biriktirmeye karar verdi.) -
She was tempted to eat unhealthy foods, but chose to stick to her diet.
(Sağlıksız yiyecekler yemeye teşvik edildi, ancak diyetine sadık kalmayı seçti.) -
He was tempted to give up on his dream, but decided to keep working towards it.
(Hayalinden vazgeçmeye teşvik edildi, ama ona doğru çalışmaya devam etmeye karar verdi.)
Hemen Yorum Yaz