Tempestuous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tempestuous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tempestuous

Tempestuous, “şiddetli fırtınalı, çalkantılı” anlamlarına gelir. Aşağıda, tempestuous kelimesinin cümle içinde kullanımına örnekler verilmiştir.

  1. The tempestuous wind uprooted the trees. (Şiddetli fırtına ağaçları yerlerinden söktü.)
  2. Their tempestuous relationship ended in a messy breakup. (Çalkantılı ilişkileri karmaşık bir ayrılıkla sona erdi.)
  3. The tempestuous sea made it difficult to sail. (Fırtınalı deniz seyretmeyi zorlaştırdı.)
  4. Her tempestuous temper got her into trouble. (Onun çalkantılı huysuzu onu sorunlara soktu.)
  5. The tempestuous weather forced the cancellation of the outdoor event. (Fırtınalı hava, açık hava etkinliğinin iptal edilmesine neden oldu.)
  6. The tempestuous political climate made it hard to get anything done. (Çalkantılı siyasi iklim, herhangi bir şeyin yapılmasını zorlaştırdı.)
  7. His tempestuous behavior was a cause for concern. (Onun çalkantılı davranışı endişe kaynağı oldu.)
  8. The tempestuous waves crashed against the rocks. (Fırtınalı dalgalar kayalara çarptı.)
  9. Their tempestuous arguments always ended in tears. (Çalkantılı tartışmaları her zaman gözyaşlarıyla sonuçlandı.)
  10. The tempestuous skies were a prelude to the tornado. (Fırtınalı gökyüzü, tornadonun habercisiydi.)
  11. His tempestuous personality was a reflection of his turbulent childhood. (Onun çalkantılı kişiliği, çalkantılı çocukluğunun bir yansımasıydı.)
  12. The tempestuous stock market made investors nervous. (Fırtınalı borsa yatırımcıları endişelendirdi.)
  13. Her tempestuous love affair was the talk of the town. (Onun çalkantılı aşk ilişkisi, kasabanın konuştuğu konu oldu.)
  14. The tempestuous winds howled through the night. (Fırtınalı rüzgarlar gece boyunca uludu.)
  15. His tempestuous outburst was unexpected. (Onun çalkantılı patlaması beklenmedikti.)
  16. The tempestuous river flooded the nearby towns. (Fırtınalı nehir yakındaki kasabaları sular altında bıraktı.)
  17. Their tempestuous marriage was on the verge of collapse. (Çalkantılı evlilikleri çöküşün eşiğindeydi.)
  18. The tempestuous debate lasted for hours. (Fırtınalı tartışma saatlerce sürdü.)
  19. His tempestuous mood swings were difficult to deal with. (Onun çalkantılı ruh hali dalgalanmalarıyla başa çıkmak zordu.)
  20. The tempestuous thunderstorm
  1. The tempestuous thunderstorm caused widespread power outages. (Fırtınalı gök gürültülü fırtına, geniş çaplı elektrik kesintilerine neden oldu.)

Note: HTML etiketleri bu şekilde kullanılamaz, bu nedenle örnek cümlelerin İngilizce çevirileri yazılmıştır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.