Tarry İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tarry İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tarry İle İlgili Cümleler

Tarry, “beklemek”, “daha fazla kalmak” anlamlarına gelir. İşte tarry kelimesinin kullanıldığı örnek cümleler:

  1. I can’t tarry any longer, I need to leave now. (Artık daha fazla bekleyemem, şimdi gitmem gerekiyor.)
  2. Don’t tarry too much, we don’t have much time. (Çok fazla vakit kaybetme, çok az zamanımız var.)
  3. She asked him not to tarry and come home early. (Erken gelmek için vakit kaybetmemesini söyledi.)
  4. They decided to tarry a little longer and enjoy the view. (Manzarayı izleyerek biraz daha kalma kararı aldılar.)
  5. The ship had to tarry in the port for two days due to bad weather. (Kötü hava koşulları nedeniyle gemi limanda iki gün beklemek zorunda kaldı.)
  6. He could not tarry any longer and left the party early. (Daha fazla kalamadı ve partiden erken ayrıldı.)
  7. She asked her friend to tarry a bit and wait for her to finish work. (Arkadaşına biraz beklemesini ve işini bitirmesini beklemesini söyledi.)
  8. The tourists decided to tarry a while longer in the city and explore its culture. (Turistler, şehirde biraz daha kalıp kültürünü keşfetmeye karar verdiler.)
  9. He had to tarry in the hospital for a few hours for some medical tests. (Bazı tıbbi testler için birkaç saat hastanede beklemek zorunda kaldı.)
  10. The guests were asked to tarry in the lobby until their rooms were ready. (Odalara hazır olana kadar misafirlere lobi de beklemeleri söylendi.)
  11. The hikers decided to tarry a little longer on the mountain top and enjoy the sunset. (Dağ tepesinde güneşin batışını izleyerek biraz daha kalmaya karar verdiler.)
  12. They couldn’t tarry any longer and had to start the meeting without him. (Artık daha fazla bekleyemezlerdi ve onun olmadan toplantıya başlamak zorunda kaldılar.)
  13. She asked the waiter not to tarry and bring the check as soon as possible. (Mümkün olan en kısa sürede hesabı getirmesi için garsona vakit kaybetmemesi söylendi.)
  14. They were forced to tarry for a few more days until the roads were cleared. (Yollar açılıncaya kadar birkaç gün daha beklemek zorunda kaldılar.)
  15. He told her not to tarry and hurry to catch the train. (Vakit kaybetmeden acele edip treni yakalaması gerektiğini söyledi.)
  16. The driver had to tarry at the gas station for a while to fill up the tank. (Depoyu doldurmak için bir süre benzin istasyonunda beklemesi gerekiyordu.)
  17. They were asked to tarry for a few more minutes while the stage was being set
  1. He couldn’t tarry any longer and had to leave the movie theater before the end of the film. (Film sonuna kadar bekleyemeden sinemadan ayrılmak zorunda kaldı.)
  2. The flight had to tarry on the runway for an hour due to air traffic congestion. (Hava trafiği yoğunluğu nedeniyle uçuş pistinde bir saat beklemek zorunda kaldılar.)
  3. The team decided to tarry a bit longer and practice some more before the game. (Oyundan önce biraz daha kalıp daha fazla çalışmaya karar verdiler.)

Türkçe anlamlarıyla birlikte verdiğimiz bu örnek cümleler, tarry kelimesinin farklı bağlamlarda kullanımını göstermektedir.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.