Tank İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Tank İle İlgili Cümleler
Tank, Türkçe’de “zırhlı savaş aracı” anlamına gelmektedir. Aşağıda tank kelimesinin İngilizce cümle içinde kullanımına örnekler verilmiştir:
- The tank rolled through the battlefield. (Tank savaş alanında ilerledi.)
- The tank’s armor was impenetrable. (Tankın zırhı delinemezdi.)
- The tank fired its cannon. (Tank topunu ateşledi.)
- The tank commander gave the order to advance. (Tank komutanı ileri harekat emrini verdi.)
- The tank was equipped with a machine gun. (Tank bir makineli tüfekle donatılmıştı.)
- The tank’s tracks left deep ruts in the ground. (Tankın paletleri yerde derin izler bıraktı.)
- The tank’s engine roared to life. (Tankın motoru hayat buldu.)
- The tank crew trained for months before going to battle. (Tank ekibi savaşa gitmeden önce aylarca eğitim aldı.)
- The tank platoon consisted of three vehicles. (Tank takımı üç araçtan oluşuyordu.)
- The tank was camouflaged to blend in with its surroundings. (Tank etrafındaki ortama uyum sağlamak için kamuflaj yapılmıştı.)
- The tank’s gunner had a clear shot at the enemy. (Tankın topçusu düşmana net bir atış yapabilecekti.)
- The tank’s periscope allowed the crew to see without exposing themselves. (Tankın periskopu mürettebata kendilerini açığa çıkarmadan görebilme imkanı sağladı.)
- The tank’s commander communicated with the crew through a headset. (Tank komutanı mürettebatla kulaklık aracılığıyla iletişim kurdu.)
- The tank’s main gun had a range of several kilometers. (Tankın ana topunun menzili birkaç kilometreydi.)
- The tank’s tracks made a distinctive sound as it moved. (Tank hareket ettikçe paletlerinin çıkardığı belirgin bir sesi vardı.)
- The tank’s engine required a lot of maintenance to keep it running. (Tankın motoru çalışır durumda tutmak için çok fazla bakım gerektiriyordu.)
- The tank’s crew worked together like a well-oiled machine. (Tank mürettebatı iyi yağlanmış bir makine gibi birlikte çalıştı.)
- The tank’s driver had to be skilled at maneuvering the vehicle in tight spaces. (Tankın şoförü aracı dar alanlarda manevra yapabilme konusunda yetenekli olmak zorundaydı.)
- The tank’s armor protected the crew from enemy fire. (Tankın zırhı mürettebatı düşman ateşinden koruyordu.)
- The tank’s presence on the battlefield struck fear into the hearts of the enemy. (Tankın savaş alanındaki varlığı düşmanın yüreğine korku saldı.)
- The tank’s gunner took out several enemy vehicles with precision shots. (Tankın topçusu, hassas atışlarla birkaç düşman aracını imha etti.)
- The tank’s communication system allowed for clear communication between the crew members. (Tankın iletişim sistemi mürettebat arasında net iletişim sağladı.)
- The tank’s speed was impressive for its size. (Tankın boyutuna göre hızı etkileyiciydi.)
- The tank’s tracks could handle rough terrain with ease. (Tankın paletleri engebeli arazide kolaylıkla hareket edebiliyordu.)
- The tank’s main gun was reloaded quickly by the loader. (Tankın ana topu yükleyici tarafından hızlı bir şekilde yeniden dolduruldu.)
- The tank’s appearance on the battlefield signaled a shift in the momentum of the battle. (Tankın savaş alanındaki görünümü savaşın momentumunda bir değişiklik olduğunu işaret etti.)
- The tank’s size and weight made it difficult to transport. (Tankın boyutu ve ağırlığı taşımak için zorluğa neden oldu.)
- The tank’s hatch opened slowly, revealing the crew inside. (Tankın kapısı yavaşça açıldı ve içindeki mürettebat göründü.)
- The tank’s turret rotated smoothly, allowing for quick and accurate aiming. (Tankın kulesi sorunsuz bir şekilde döndü ve hızlı ve doğru nişan alma imkanı sağladı.)
- The tank’s tracks kicked up dust as it moved across the desert. (Tankın paletleri çölde hareket ettiği zaman toz kaldırdı.)
Hemen Yorum Yaz