Tangible İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tangible İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tangible Nedir?

Tangible, somut veya elle tutulur anlamına gelir. Bu kelime genellikle nesnelere veya materyallere atıfta bulunmak için kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. I prefer tangible gifts rather than money.
   (Tangibl hediyeleri paraya tercih ederim.)

2. The company needs tangible evidence to prove their case.
   (Şirketin davasını kanıtlamak için somut delillere ihtiyacı var.)

3. The tangible benefits of exercise are well-documented.
   (Egzersizin somut faydaları iyi belgelenmiştir.)

4. The artist enjoys working with tangible materials like clay and paint.
   (Sanatçı kil ve boya gibi somut malzemelerle çalışmaktan keyif alır.)

5. The tangible result of his hard work was the promotion he received.
   (Onun sıkı çalışmasının somut sonucu, aldığı terfidi.)

6. It’s hard to sell intangible services compared to tangible products.
   (Somut ürünlere kıyasla soyut hizmetleri satmak zordur.)

7. The tangible proof of the crime was found at the scene.
   (Suçun somut kanıtı olay yerinde bulundu.)

8. A tangible link between the two suspects was discovered by the police.
   (Polisin iki şüpheli arasında somut bir bağlantı keşfetti.)

9. The company invested in tangible assets like property and equipment.
   (Şirket, mülk ve ekipman gibi somut varlıklara yatırım yaptı.)

10. The tangible quality of the fabric was impressive.
    (Kumaşın somut kalitesi etkileyiciydi.)

11. Tangible reminders of the past can be found throughout the city.
    (Şehirde geçmişin somut hatırlatıcıları bulunabilir.)

12. The museum has a collection of tangible artifacts from ancient civilizations.
    (Müze, eski medeniyetlerden somut eserlerin bir koleksiyonuna sahiptir.)

13. Tangible results from the experiment were published in a scientific journal.
    (Deneyden somut sonuçlar bir bilimsel dergide yayınlandı.)

14. The tangible rewards of hard work are worth the effort.
    (Sıkı çalışmanın somut ödülleri, çabanın karşılığını verir.)

15. The company aims to provide tangible benefits to its employees.
    (Şirket, çalışanlarına somut faydalar sağlamayı amaçlıyor.)

16. Tangible losses were suffered in the stock market crash.
    (Borsa çöküşünde somut kayıplar yaşandı.)

17. Tangible progress in the project was seen after the team received additional funding.
    (Ekip ek finansman aldıktan sonra projede somut ilerleme görüldü.)

18. Tangible evidence of climate change can be seen in the melting of glaciers.
    (İklim değişikliğinin somut kanıtı buzulların erimesinde görülebilir.)

19. Tangible goals were set for the company to achieve in the next quarter.
    (Şirketin önümüzdeki çeyrekte başarmak için somut hedefleri bel

irlendi.)

20. The tangible benefits of volunteering include a sense of fulfillment and personal growth.
    (Gönüllülük çalışmalarının somut faydaları arasında tatmin duygusu ve kişisel gelişim yer alır.)