Tame İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tame İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

TAME

Tame kelimesi Türkçe’de “evcilleştirmek” anlamına gelir. Bir hayvanı veya insanı, özellikle doğal davranışlarından uzaklaştırarak, evcil ve uyumlu hale getirmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. She tamed the wild horse in just a few weeks. (O, vahşi atı sadece birkaç haftada evcilleştirdi.)
  2. He was able to tame the ferocious lion. (O, vahşi aslanı evcilleştirmeyi başardı.)
  3. She had always wanted to tame a wild animal. (O, her zaman vahşi bir hayvanı evcilleştirmek istemişti.)
  4. He worked hard to tame his aggressive behavior. (O, agresif davranışını kontrol altına almak için çok çalıştı.)
  5. The trainer used positive reinforcement to tame the unruly puppy. (Eğitmen, disiplinsiz yavru köpeği evcilleştirmek için olumlu pekiştirme kullandı.)
  6. She had to be tamed before she could be trusted. (O, güvenilir olmadan önce evcilleştirilmeliydi.)
  7. It takes a lot of patience to tame a wild animal. (Vahşi bir hayvanı evcilleştirmek için çok sabır gerekiyor.)
  8. The explorer was able to tame the dangerous rapids and navigate safely downstream. (Kaşif, tehlikeli akıntıları evcilleştirmeyi ve güvenli bir şekilde akıntıya karşı yönlendirmeyi başardı.)
  9. The wild child needed to be tamed before he could enter society. (Vahşi çocuk, topluma girmeden önce evcilleştirilmeliydi.)
  10. The new employee needed to be tamed before he could work effectively with the team. (Yeni çalışan, ekiple etkili bir şekilde çalışmadan önce evcilleştirilmeliydi.)
  11. The horse trainer was able to tame the skittish colt. (At eğitmeni, ürkek tayı evcilleştirmeyi başardı.)
  12. It was difficult to tame the wildcat, but eventually it became a loyal pet. (Vahşi kedi evcilleştirmek zordu, ama sonunda sadık bir evcil hayvana dönüştü.)
  13. The circus trainer had to tame the dangerous tiger before it could perform in front of an audience. (Sirke eğitmeni, izleyicilerin önünde performans sergilemeden önce tehlikeli kaplanı evcilleştirmek zorundaydı.)
  14. The wilderness survivalist knew how to tame the land and live off the grid. (Vahşi doğada hayatta kalma uzmanı, araziyi evcilleştirmeyi ve kendi kendine yetmeyi biliyordu.)
  15. It was important to tame the dog’s aggression before introducing it to other pets. (Diğer evcil hayvanlarla tanıştırmadan önce köpeğin agresyonunu kontrol altına almak önemliydi.)
  16. The coach had to tame the team’s egos in order to achieve success. (Antrenör, başarıya ulaşmak için takımın egolarını kontrol altına almak zorundaydı.)
  17. She tamed her fear of public speaking by practicing in front of a mirror. (O, aynanın önünde pratik yaparak, halk önünde konuşma korkusunu yendi.)
  18. The hunter was able to tame the wild bird and train it to hunt for him. (Avcı, vahşi kuşu evcilleştirmeyi ve onu avlamak için eğitmeyi başardı.)
  19. It’s important to remember that you can’t tame someone else’s behavior; they have to do it themselves. (Başka birinin davranışını evcilleştiremeyeceğinizi hatırlamak önemlidir; kendileri yapmak zorundalar.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.