Table İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Table İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Table Nedir?


Table İngilizce’de “tablo” anlamına gelir. Bir tablo, verilerin sütunlar ve satırlar halinde organize edilmiş şekilde sunulduğu bir düzenleme şeklidir. Tablolar, verileri kolayca okumak ve anlamak için kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. Please refer to the table below for the sales figures. (Satış rakamları için lütfen aşağıdaki tabloya bakınız.)
  2. I always make a to-do list in table format to stay organized. (Düzenli kalmak için her zaman yapılacaklar listesi tablo formatında hazırlarım.)
  3. The data from the survey was displayed in a table. (Anketten elde edilen veriler bir tabloda gösterildi.)
  4. The restaurant had a table for two available. (Restoranda iki kişilik bir masa müsaitti.)
  5. She decorated the table with flowers for the dinner party. (Akşam yemeği partisi için masayı çiçeklerle süsledi.)
  6. I need to buy a new table for my workspace. (Çalışma alanım için yeni bir masa almam gerekiyor.)
  7. The table of contents lists all the chapters in the book. (İçindekiler bölümü kitaptaki tüm bölümleri listeler.)
  8. The table was made of solid wood and was very sturdy. (Masa katı ahşaptan yapılmıştı ve çok sağlamdı.)
  9. The seating plan was organized in a table format. (Oturma planı tablo formatında düzenlendi.)
  10. The table was set for four people. (Masa dört kişilik olarak hazırlandı.)
  11. The tablecloth was stained with red wine. (Masa örtüsü kırmızı şarap lekesiyle lekelendi.)
  12. The table in the conference room was equipped with a projector. (Toplantı odasındaki masa projektörle donatılmıştı.)
  13. The table was covered with a white cloth. (Masa beyaz bir örtü ile örtülmüştü.)
  14. The table tennis tournament will be held next week. (Masa tenisi turnuvası gelecek hafta düzenlenecek.)
  15. The table next to the window has the best view. (Pencere yanındaki masa en iyi manzaraya sahiptir.)
  16. The table was full of empty glasses and plates. (Masa boş bardak ve tabaklarla doluydu.)
  17. The coffee table in the living room is made of glass. (Salondaki sehpa camdan yapılmıştır.)
  18. The table was covered with books and papers. (Masa kitaplar ve kağıtlarla kaplıydı.)
  19. The conference room had a large rectangular table. (Toplantı odasında büyük bir dikdörtgen masa vardı.)
  20. The table was too heavy to lift by myself. (Masa kendim kaldırmak için çok ağırdı.)

Örnek Cümleler Devamı:

  1. The table of the periodic elements is essential for studying chemistry. (Periyodik elementler tablosu kimya çalışmaları için önemlidir.)
  2. The table was pushed against the wall to create more space in the room. (Masa duvara itildi ve oda daha geniş hale getirildi.)
  3. The table had a glass top, which made it easy to clean. (Masa cam bir üst yüzeye sahipti, bu da temizlemeyi kolaylaştırdı.)
  4. The table was missing a leg, so it wobbled when we tried to use it. (Masanın bir ayağı eksikti, bu yüzden kullanmaya çalıştığımızda sallanıyordu.)
  5. The data was organized into a table to compare the results. (Sonuçları karşılaştırmak için veriler bir tabloya düzenlendi.)
  6. We reserved a table at the restaurant for our anniversary dinner. (Yıldönümü yemeğimiz için restoranda bir masa ayırttık.)
  7. The table lamp provided just the right amount of light for reading. (Masa lambası okumak için tam olarak gereken miktarda ışık sağladı.)
  8. The table was set with silverware and napkins for the formal dinner. (Resmi yemek için masa gümüş takımlar ve peçetelerle hazırlandı.)
  9. The table was covered with a plastic sheet to protect it from spills. (Masa sıçramalardan korumak için bir plastik örtüyle kaplandı.)
  10. The table was moved to the center of the room for the presentation. (Sunum için masa odaya ortaya taşındı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.