Surname İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Surname İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Surname (Soyadı)

Surname, bir kişinin ailesinin adıdır ve genellikle kişinin son adı olarak kullanılır. İngilizce’de “surname” kelimesi, ailenin soyadını belirtmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. My surname is Smith. (Soyadım Smith.)
2. What’s your surname? (Soyadın nedir?)
3. I don’t like my surname. (Soyadımı sevmiyorum.)
4. Her surname is Jones. (Onun soyadı Jones.)
5. My friend changed her surname when she got married. (Arkadaşım evlendiğinde soyadını değiştirdi.)
6. The teacher called out each student’s surname. (Öğretmen her öğrencinin soyadını çağırdı.)
7. Many people have the same surname in my country. (Ülkemde birçok kişinin aynı soyadı var.)
8. The surname “Garcia” is common in Spain. (Soyadı “Garcia” İspanya’da yaygın.)
9. He forgot to write his surname on the application form. (Başvuru formuna soyadını yazmayı unuttu.)
10. I always have trouble spelling my surname over the phone. (Telefonda soyadımın hecelerini söylemekte her zaman sorun yaşıyorum.)
11. The surname “Lee” has different spellings in different countries. (Soyadı “Lee” farklı ülkelerde farklı şekillerde yazılır.)
12. The company requires you to provide your full name and surname. (Şirket adının ve soyadının tamamını vermenizi istiyor.)
13. My surname comes from my grandfather’s side of the family. (Soyadım büyük babamın ailesinden geliyor.)
14. Some people choose to hyphenate their surnames after marriage. (Bazı insanlar evlendikten sonra soyadlarını kısa çizgi ile birleştirmeyi tercih ederler.)
15. She is the only person with that surname in our town. (Kasabamızda onun soyadına sahip tek kişi o.)
16. The book lists the surnames of all the people who lived in the village in the 1800s. (Kitap, 1800’lerde köyde yaşayan tüm insanların soyadlarını listeler.)
17. I don’t know the meaning of my surname. (Soyadımın anlamını bilmiyorum.)
18. It’s important to fill in your surname correctly on official documents. (Resmi belgelerde soyadını doğru şekilde yazmak önemlidir.)
19. The surname “Wang” is very common in China. (Soyadı “Wang” Çin’de çok yaygındır.)
20. The government is considering allowing citizens to change their surnames more easily. (Hükümet, vatandaşların soyadlarını daha kolay değiştirmelerine izin verme konusunu değerlendiriyor.)

Continuation

Continuation, bir şeyin devamı anlamına gelir ve bir durumun ya da eylemin kesintisiz şekilde devam etmesini ifade eder.

Örnek cümleler:

1. The novel is a continuation of the author’s previous work. (Roman yazarın önceki eserinin devamı niteliğindedir.)
2. The company is looking for a continuation of the success it achieved last year. (Şirket geçen yıl elde ettiği başarının devamını arıyor.)
3. The professor asked the students to write a continuation to the story. (Profesör öğrencilerden hikayenin devamını yazmalarını istedi.)
4. The band played the song’s continuation as an encore. (Grup şarkının devamını tekrar çaldı.)
5. The movie’s continuation was not as successful as the original. (Filmin devamı orijinalinden daha az başarılı oldu.)
6. The company will provide a continuation of the training program next month. (Şirket gelecek ay eğitim programının devamını sağlayacak.)
7. The teacher emphasized the importance of continuation in the learning process. (Öğretmen öğrenme sürecinde devamlılığın önemini vurguladı.)
8. The athlete’s injury interrupted his training, but he is working towards a continuation. (Sporcu sakatlığı antrenmanını bölse de, devamını sağlamak için çalışıyor.)
9. The book’s ending left room for a possible continuation in a sequel. (Kitabın sonu, devamı niteliğinde bir devam filminin yapılabilmesi için alan bıraktı.)
10. The company’s success was due to its continuation of its marketing strategy. (Şirketin başarısı pazarlama stratejisini devam ettirmesine bağlıydı.)
11. The coach stressed the importance of continuation in the team’s training regimen. (Antrenör takımın antrenman programında devamlılığın önemini vurguladı.)
12. The writer had planned a continuation of the story, but never got around to writing it. (Yazar hikayenin devamını planlamıştı, ancak yazmaya fırsat bulamadı.)
13. The government’s decision to fund the project will ensure its continuation. (Hükümetin projeyi finanse etme kararı, devamını garanti altına alacak.)
14. The continuation of the negotiations between the two countries is a positive sign. (İki ülke arasındaki görüşmelerin devam etmesi olumlu bir işaret.)
15. The artist’s new album is a continuation of his previous work. (Sanatçının yeni albümü önceki çalışmalarının devamı niteliğinde.)
16. The team’s continuation of their winning streak has made them favorites to win the championship. (Takımın kazanma serisini devam ettirmesi, şampiyonluğu kazanmak için favori haline getirdi.)
17. The company’s plan for a continuation of its growth was met with skepticism by investors. (Şirketin büyümesini sürdürme planı yatırımcılar tarafından şüphe