Succour İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Succour İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Succour Nedir?

Succour, bir kişiye ya da gruba yardım etmek anlamına gelen bir İngilizce kelime. Türkçe karşılığı ise “yardım etmek” veya “destek olmak” şeklinde açıklanabilir.

Örnek Cümleler:

1. We were lost in the woods and needed succour from the park rangers. (Park rangers’dan yardım istedik çünkü ormanda kaybolmuştuk.)
2. The charity organization provides succour to the homeless. (Kardeşlik organizasyonu, evsizlere destek sağlıyor.)
3. The government sent relief aid to succour the earthquake victims. (Hükümet, deprem mağdurlarına yardım etmek için yardım gönderdi.)
4. The team captain provided succour to his team when they were losing. (Takım kaptanı, takımı kaybederken destek sağladı.)
5. The Red Cross is providing succour to the refugees. (Kızılhaç, mültecilere yardım sağlıyor.)
6. The therapist provided succour to the patient during their therapy sessions. (Terapist, terapi oturumları sırasında hastaya yardım sağladı.)
7. The company provided financial succour to their employees during the pandemic. (Şirket, pandemi sırasında çalışanlarına mali destek sağladı.)
8. The volunteers offered succour to the victims of the hurricane. (Gönüllüler, kasırga mağdurlarına yardım teklif ettiler.)
9. The firefighters provided succour to the residents during the wildfire. (İtfaiyeciler, yangın sırasında sakinlere yardım sağladılar.)
10. The teacher provided succour to the struggling student. (Öğretmen, zorlanan öğrenciye destek sağladı.)
11. The nurse provided succour to the patient during their hospital stay. (Hemşire, hastanede kalırken hastaya yardım sağladı.)
12. The coach provided succour to the athlete during their injury. (Antrenör, yaralanma sırasında sporcu için destek sağladı.)
13. The police provided succour to the victim of the crime. (Polis, suç mağduruna yardım sağladı.)
14. The NGO provided succour to the victims of the war. (Sivil toplum örgütü, savaş mağdurlarına yardım sağladı.)
15. The parents provided succour to their child during their illness. (Ebeveynler, çocuklarının hastalığı sırasında onlara yardım sağladılar.)
16. The rescue team provided succour to the survivors of the shipwreck. (Kurtarma ekibi, gemi kazasından sağ kurtulanlara yardım sağladı.)
17. The therapist provided emotional succour to the patient. (Terapist, hastaya duygusal destek sağladı.)
18. The teacher provided succour to the bullied student. (Öğretmen, zorbalık mağduru öğrenciye destek sağladı.)
19. The neighbor provided succour to the elderly woman. (Komşu, yaşlı kadına yardım

etmek için destek oldu.)
20. The community came together to provide succour to the families affected by the flood. (Topluluk, sel felaketinden etkilenen ailelere yardım etmek için bir araya geldi.)

Not: Örnek cümlelerdeki İngilizce kelimeler kalın ve mavi renkli olarak işaretlenmiştir.