Succinctly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Succinctly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Succinctly Nedir?

Succinctly, bir şeyin kısa ve öz bir şekilde ifade edilmesi anlamına gelir.

1. Please explain your point succinctly. (Lütfen görüşünüzü öz bir şekilde açıklayın.)
2. The teacher’s explanation was succinct and clear. (Öğretmenin açıklaması öz ve netti.)
3. He summarized the book succinctly in just a few sentences. (O, kitabı sadece birkaç cümlede öz olarak özetledi.)
4. The article presents the facts succinctly. (Makale gerçekleri öz bir şekilde sunuyor.)
5. Can you give me a succinct answer to my question? (Sorumu öz bir şekilde cevaplayabilir misiniz?)
6. She always writes succinct and to-the-point emails. (O, her zaman öz ve konuya uygun e-postalar yazar.)
7. The summary of the report was presented succinctly in the meeting. (Raporun özeti toplantıda öz bir şekilde sunuldu.)
8. The speech was very long and not at all succinct. (Konuşma çok uzun ve hiç de öz değildi.)
9. He has a talent for explaining complex topics succinctly. (Karmaşık konuları öz bir şekilde açıklama yeteneği var.)
10. The instructions were presented succinctly and were easy to understand. (Talimatlar öz bir şekilde sunuldu ve kolayca anlaşıldı.)
11. The article was written succinctly but still conveyed all the important information. (Makale öz bir şekilde yazıldı, ancak tüm önemli bilgiler aktarıldı.)
12. The CEO’s memo was succinct and to-the-point. (CEO’nun notu öz ve konuya uygun olarak yazılmıştı.)
13. She asked for a succinct summary of the project’s progress. (Projenin ilerlemesinin öz bir özetini istedi.)
14. The report was presented succinctly, but some important details were left out. (Rapor öz bir şekilde sunuldu, ancak bazı önemli detaylar atlandı.)
15. The presentation was well-prepared and presented succinctly. (Sunum iyi hazırlandı ve öz bir şekilde sunuldu.)
16. The teacher asked the students to write a succinct paragraph about their summer vacation. (Öğretmen öğrencilerden yaz tatilleri hakkında öz bir paragraf yazmalarını istedi.)
17. The article was too lengthy and lacked succinctness. (Makale çok uzun ve özelliği yoktu.)
18. The CEO’s directive was succinct and left no room for ambiguity. (CEO’nun talimatı öz ve belirsizlik için hiçbir alan bırakmadı.)
19. The instructions were succinctly written on the back of the package. (Talimatlar paketin arkasına öz bir şekilde yazılmıştı.)
20. The professor’s lecture was succinct and covered all the important points. (Profesörün dersi öz ve tüm önemli noktaları kapsadı.)

21. The advertisement conveyed the message succinctly in just a few words. (Reklam mesajı sadece birkaç kelime ile öz bir şekilde iletti.)
22. He answered the question succinctly and without any hesitation. (O, soruya öz ve tereddütsüz cevap verdi.)
23. The resume was written succinctly and highlighted the most important skills. (Özgeçmiş öz bir şekilde yazılmış ve en önemli beceriler vurgulanmıştı.)
24. The presentation was full of details and lacked succinctness. (Sunum detaylarla doluydu ve özlü değildi.)
25. The manual was written succinctly, making it easy to follow. (Kılavuz öz bir şekilde yazıldı, takip etmesi kolay oldu.)
26. He managed to express his feelings succinctly in a few well-chosen words. (O, duygularını az ve öz seçilmiş birkaç kelimeyle ifade etmeyi başardı.)
27. The instructions were presented succinctly, but some students still had questions. (Talimatlar öz bir şekilde sunuldu, ancak bazı öğrenciler hala soruları vardı.)
28. The news article provided a succinct summary of the event. (Haber makalesi olayın öz bir özetini sağladı.)
29. The meeting was kept succinct and focused on the main topic. (Toplantı öz ve ana konuya odaklandı.)
30. The professor’s feedback was succinct and helpful. (Profesörün geri bildirimi öz ve faydalıydı.)