Stupefactive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Stupefactive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Stupefactive Kelimesinin Anlamı:

Stupefactive, “şaşkına çeviren, şaşkınlık veya uyuşukluk hissi yaratan” anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. The loud explosion had a stupefactive effect on the crowd. (Yüksek sesli patlama kalabalık üzerinde şaşkınlık etkisi yarattı.)
2. The medicine had a stupefactive effect on her, and she fell asleep quickly. (İlaç onun üzerinde uyuşturucu bir etki yaptı ve hızlıca uyudu.)
3. The beauty of the sunset had a stupefactive effect on the couple. (Güneşin batışının güzelliği çift üzerinde şaşkınlık etkisi yarattı.)
4. The shocking news had a stupefactive effect on the entire town. (Şok edici haber, bütün kasabada şaşkınlık etkisi yarattı.)
5. The cold winter air had a stupefactive effect on my hands and feet. (Soğuk kış havası ellerim ve ayaklarım üzerinde uyuşukluk etkisi yarattı.)
6. The hypnotist used a stupefactive technique to put his subject into a trance. (Hipnotizmacı konusunu transa sokmak için uyuşturucu bir teknik kullandı.)
7. The movie’s intense climax had a stupefactive effect on the audience. (Filmin yoğun klimaksi izleyici üzerinde şaşkınlık etkisi yarattı.)
8. The strong scent of the flowers had a stupefactive effect on my senses. (Çiçeklerin yoğun kokusu benim duyularım üzerinde şaşkınlık etkisi yarattı.)
9. The repetitive nature of the task had a stupefactive effect on my mind. (Görevin tekrarlı doğası zihnim üzerinde uyuşturucu bir etki yarattı.)
10. The monotonous sound of the rain had a stupefactive effect on me. (Yağmurun monoton sesi benim üzerimde uyuşturucu bir etki yarattı.)
11. The drone of the airplane engine had a stupefactive effect on the passengers. (Uçak motorunun monotonluğu yolcular üzerinde şaşkınlık etkisi yarattı.)
12. The hypnotic music had a stupefactive effect on the audience. (Hipnotik müzik izleyici üzerinde uyuşturucu bir etki yarattı.)
13. The long, boring lecture had a stupefactive effect on the students. (Uzun, sıkıcı ders öğrenciler üzerinde uyuşturucu bir etki yarattı.)
14. The dull gray color of the room had a stupefactive effect on my mood. (Odanın donuk gri rengi benim ruh halim üzerinde uyuşturucu bir etki yarattı.)
15. The calming scent of lavender had a stupefactive effect on my anxiety. (

15. The calming scent of lavender had a stupefactive effect on my anxiety. (Lavantanın sakinleştirici kokusu kaygım üzerinde uyuşturucu bir etki yarattı.)
16. The hypnotist’s voice had a stupefactive effect on the audience, lulling them into a trance. (Hipnotizmacının sesi izleyici üzerinde uyuşturucu bir etki yarattı ve transa soktu.)
17. The bright lights of the city had a stupefactive effect on the country boy. (Şehrin parlak ışıkları, kırsal çocuk üzerinde şaşkınlık etkisi yarattı.)
18. The tranquil view of the lake had a stupefactive effect on the couple, making them feel at peace. (Gölün huzurlu manzarası, çift üzerinde şaşkınlık etkisi yarattı ve onları huzurlu hissettirdi.)
19. The repetitive sound of the metronome had a stupefactive effect on the musician, helping them stay in rhythm. (Metronomun tekrarlayan sesi müzisyen üzerinde uyuşturucu bir etki yarattı ve ritimde kalmalarına yardımcı oldu.)
20. The comedian’s hilarious jokes had a stupefactive effect on the audience, making them laugh uncontrollably. (Komedyenin komik şakaları izleyici üzerinde şaşkınlık etkisi yarattı ve onları kontrolsüzce güldürdü.)

(Türkçe cümleler, İngilizce cümlelerin anlamına göre yapılmıştır.)