Strident İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Strident Kelimesinin Anlamı:
Strident kelimesi, şiddetli ve tiz bir ses ya da davranış tarzını ifade eder.
Örnek Cümleler:
-
Her strident çığlıkta kulaklarımda bir acı hissediyorum.
(I feel a pain in my ears with every strident scream.)
-
Strident bir şekilde çalınan müzikten hoşlanmıyorum.
(I don’t like music played in a strident way.)
-
Bu strident renkler birbirine uymuyor.
(These strident colors don’t match each other.)
-
Konuşması sırasında strident bir ton kullanmamaya çalışıyorum.
(I try not to use a strident tone during my speech.)
-
Strident bir şekilde konuşan insanlar genellikle rahatsız edici olurlar.
(People who speak in a strident way are usually disturbing.)
-
Oyunun strident müzikleri beni rahatsız etti.
(The strident music of the game disturbed me.)
-
Onun strident sesi nedeniyle kulaklarımı tıkamak zorunda kaldım.
(I had to cover my ears because of his strident voice.)
-
Bu renklerin strident tonları gözlerimi yoruyor.
(The strident tones of these colors tire my eyes.)
-
Biraz strident olmadan da hedeflerimize ulaşabiliriz.
(We can achieve our goals without being strident.)
-
Strident bir şekilde konuşan insanlar çevrelerindeki insanları rahatsız ederler.
(People who speak in a strident way disturb the people around them.)
-
O strident sözler söyleyerek beni üzdü.
(He made me upset by saying strident words.)
-
Strident bir sesle şarkı söylemek insanların kulaklarını rahatsız edebilir.
(Singing with a strident voice can disturb people’s ears.)
-
Strident renkler kullanarak dikkat çekmek bazen olumlu sonuçlar doğurabilir.
(Using strident colors to attract attention can sometimes yield positive results.)
-
Bu strident tasarımlar beni rahatsız ediyor.
(These strident designs are disturbing me.)
-
Strident bir şekilde gülen insanlar sinirlerimi bozuyor.
(People who laugh in a strident way annoy me.)
-
Strident bir şekilde konuşan insanlar genellikle çevrelerindeki insanları korkuturlar.
(People who speak in a strident way usually frighten the people around them.)
-
Bu strident renklerle boyanmış duvarlar beni rahatsız ediyor.
(These walls painted in strident colors are disturbing me.)
-
Strident bir şekilde yürüyen insanlar gürültü yapıyorlar.
(People who walk in a strident way make noise.)
-
Onun strident tavırları beni üzdü.
(His strident behaviors made me upset.)
-
Strident bir şekilde konuşmak yerine, sakin ve nazik bir şekilde konuşmak daha etkili olabilir.
(Speaking calmly and politely can be more effective than speaking in a strident way.)
-
Bu strident ışıklar insanların gözlerini rahatsız edebilir.
(These strident lights can disturb people’s eyes.)
-
Strident bir şekilde tepki göstermek yerine, sakin ve düşünceli bir şekilde hareket etmek daha faydalı olabilir.
(Acting calmly and thoughtfully can be more beneficial than reacting in a strident way.)
Hemen Yorum Yaz