Strainer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Strainer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Strainer Nedir?

Strainer, sıvıyı veya katıları ayırmak veya filtrelemek için kullanılan bir araçtır.

Örnek Cümleler:

1. I need a strainer to separate the solids from the liquid. (Katıları sıvıdan ayırmak için bir süzgeçe ihtiyacım var.)
2. She strained the pasta using a colander. (Makarnayı bir süzgeç kullanarak süzdü.)
3. We used a strainer to remove the seeds from the juice. (Meyve suyundan çekirdekleri çıkarmak için bir süzgeç kullandık.)
4. The strainer caught all the impurities in the water. (Süzgeç, suda bulunan tüm kirleticileri tuttu.)
5. He put the tea leaves in the strainer before pouring hot water over them. (Sıcak suyu üzerlerine dökmek için çay yapraklarını süzgece koydu.)
6. The chef used a fine-mesh strainer to make a smooth sauce. (Şef, pürüzsüz bir sos yapmak için ince bir gözenekli süzgeç kullandı.)
7. I strained the soup to remove any lumps. (Çorbadaki topakları çıkarmak için süzdüm.)
8. The bartender used a strainer to remove the ice from the cocktail. (Barmen, kokteylden buzları çıkarmak için bir süzgeç kullandı.)
9. She used a strainer to drain the canned vegetables. (Konserve sebzeleri süzmek için bir süzgeç kullandı.)
10. The coffee maker comes with a built-in strainer. (Kahve makinesi dahili bir süzgeç ile birlikte gelir.)
11. We put a strainer on the sink to catch any food scraps. (Lavaboya herhangi bir yemek kalıntısını yakalamak için bir süzgeç koyduk.)
12. He strained the paint before using it. (Kullanmadan önce boyayı süzdü.)
13. She used a strainer to remove the tea leaves from her tea. (Çayından çay yapraklarını çıkarmak için bir süzgeç kullandı.)
14. The strainer helped separate the whey from the curds in the cheese-making process. (Süzgeç, peynir yapma sürecinde süzme peynirlerden serumu ayırmaya yardımcı oldu.)
15. The pasta was overcooked and fell apart in the strainer. (Makarna çok pişirildi ve süzgeçte dağıldı.)
16. He poured the sauce through a strainer to remove any lumps. (Topakları çıkarmak için sosu bir süzgeçten geçirdi.)
17. We used a strainer to sift the flour for the cake. (Kek için unu eleyerek süzgeç kullandık.)
18. She used a strainer to remove the pulp from the orange juice. (Nar suyundan pulpaları çıkarmak için bir süzgeç kullandı.)
19. The strainer prevented any eggshell from getting

into the cake batter. (Süzgeç, yumurta kabuklarının kek hamuruna girmesini engelledi.)
20. He held the strainer over the sink and poured the excess water out. (Fazla suyu süzgecin üzerinde tutarak lavaboya döktü.)