Stir İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Stir İle İlgili Cümleler
Stir kelimesi “karıştırmak” anlamına gelir.
- I stirred the soup before serving. (Servis yapmadan önce çorbayı karıştırdım.)
- The wind stirred the leaves on the trees. (Rüzgar ağaçlardaki yaprakları karıştırdı.)
- She stirred her coffee with a spoon. (Kahvesini kaşıkla karıştırdı.)
- The protest stirred up a lot of controversy. (Protesto birçok tartışmayı beraberinde getirdi.)
- He stirred the cake batter with a whisk. (Kek hamurunu çırpıcıyla karıştırdı.)
- The movie stirred up a lot of emotions in me. (Film bende birçok duyguyu uyandırdı.)
- She stirred the pot of stew on the stove. (Ocağın üzerindeki güveç tenceresini karıştırdı.)
- The news of his death stirred up memories of my grandfather. (Ölüm haberinin benim dedemle ilgili anılarımı canlandırdı.)
- He stirred the paint to make sure it was well-mixed. (Boyanın iyi karıştığından emin olmak için boyayı karıştırdı.)
- The idea of starting a business stirred his entrepreneurial spirit. (Bir işletme kurma fikri girişimci ruhunu harekete geçirdi.)
- She stirred the fire to keep it going. (Ateşi devam ettirmek için ateşi karıştırdı.)
- The sound of the music stirred memories of her childhood. (Müziğin sesi çocukluk anılarını canlandırdı.)
- He stirred the soil in the garden to aerate it. (Bahçedeki toprağı havalandırmak için toprağı karıştırdı.)
- The speech stirred up patriotism in the audience. (Konuşma izleyicilerde vatanseverlik duygusu uyandırdı.)
- She stirred the dye into the fabric to create a pattern. (Desen oluşturmak için boyayı kumaşa karıştırdı.)
- The smell of baking bread stirred his appetite. (Pişen ekmeğin kokusu onun iştahını açtı.)
- The thunderstorm stirred up fear in the children. (Fırtına çocuklarda korku
-
She stirred the conversation in a different direction. (Konuşmayı farklı bir yöne çevirdi.)
-
The news of the merger stirred up excitement among investors. (Birleşme haberleri yatırımcılar arasında heyecan yarattı.)
-
The coach tried to stir up enthusiasm in the team before the game. (Antrenör maçtan önce takımda coşkuyu uyandırmaya çalıştı.)
-
Çorbayı servis yapmadan önce karıştırdım.
-
Rüzgar ağaçlardaki yaprakları karıştırdı.
-
Kahvesini kaşıkla karıştırdı.
-
Protesto birçok tartışmayı beraberinde getirdi.
-
Kek hamurunu çırpıcıyla karıştırdı.
-
Film bende birçok duyguyu uyandırdı.
-
Ocağın üzerindeki güveç tenceresini karıştırdı.
-
Ölüm haberinin benim dedemle ilgili anılarımı canlandırdı.
-
Boyanın iyi karıştığından emin olmak için boyayı karıştırdı.
-
Bir işletme kurma fikri girişimci ruhunu harekete geçirdi.
-
Ateşi devam ettirmek için ateşi karıştırdı.
-
Müziğin sesi çocukluk anılarını canlandırdı.
-
Bahçedeki toprağı havalandırmak için toprağı karıştırdı.
-
Konuşma izleyicilerde vatanseverlik duygusu uyandırdı.
-
Desen oluşturmak için boyayı kumaşa karıştırdı.
-
Pişen ekmeğin kokusu onun iştahını açtı.
-
Fırtına çocuklarda korku uyandırdı.
-
Konuşmayı farklı bir yöne çevirdi.
-
Birleşme haberleri yatırımcılar arasında heyecan yarattı.
-
Antrenör maçtan önce takımda coşkuyu uyandırmaya çalıştı.
Hemen Yorum Yaz