Sting İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sting İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Sting İle İlgili Cümleler

Sting: Sokmak, sokulmak veya acıtmak anlamına gelen bir fiildir.

1. She accidentally stepped on a sting and felt a sharp pain. (O, tesadüfen bir arı soktu ve keskin bir acı hissetti.)
2. The bee stung him on the hand. (Arı, eline soktu.)
3. He was stung by a jellyfish while swimming in the ocean. (O, okyanusta yüzerken bir denizanlısı tarafından sokuldu.)
4. The injection may sting a little, but it will help you feel better. (Enjeksiyon biraz acıtabilir ama size daha iyi hissettirecek.)
5. The cold wind stung my face. (Soğuk rüzgar yüzümü acıttı.)
6. She was stung by the criticism in the review. (Eleştirideki sert sözler onun canını acıttı.)
7. He stung his opponent with a series of quick jabs. (Hızlı bir dizi yumrukla rakibini soktu.)
8. The betrayal stung her deeply. (İhanet onu derinden yaraladı.)
9. The realization stung him like a bee. (Farkındalık, onu arı gibi soktu.)
10. The loss stung for a long time. (Kayıp uzun süre acıtmıştı.)
11. The memory of the event still stings after all these years. (Olayın anısı, tüm bu yıllardan sonra bile hala acıtıyor.)
12. She stung her fingers while chopping onions. (Soğan doğrarken parmaklarına batırdı.)
13. He was stung with guilt over his actions. (Eylemleriyle ilgili suçluluk hissi onu soktu.)
14. The sarcasm in her tone stung. (Tondaki alaycılık canını acıttı.)
15. The defeat stung the team’s pride. (Yenilgi takımın gururunu incitti.)
16. His words stung her like a slap in the face. (Sözleri yüzüne bir tokat gibi çarptı.)
17. The criticism stung, but it also helped her improve. (Eleştiri canını acıttı, ama aynı zamanda onun gelişmesine yardımcı oldu.)
18. The hot sauce stung his tongue. (Acılı sos dili yakmıştı.)
19. The cold water stung her sunburned skin. (Soğuk su güneş yanığı olan cildini acıttı.)
20. The memory of their argument still stings him. (Tartışmanın anısı hala onu acıtıyor.)

21. The price of the car stung his wallet. (Arabanın fiyatı cebini acıttı.)
22. The betrayal of his friend stung him to the core. (Arkadaşının ihaneti onu derinden yaraladı.)
23. The wasp stung him on the neck. (Eşek arısı, boynuna soktu.)
24. The thought of failure stung his confidence. (Başarısızlık düşüncesi onun özgüvenini sarsmıştı.)
25. The criticism from his boss stung more than usual. (Patronundan gelen eleştiri diğerlerinden daha çok canını acıttı.)
26. She stung him with a snarky comment. (Alaycı bir yorumla onu soktu.)
27. The news of her best friend’s betrayal stung like a knife. (En yakın arkadaşının ihanet haberi bıçak gibi keskin bir acı verdi.)
28. The harsh reality stung her like a slap in the face. (Sert gerçekler yüzüne bir tokat gibi çarptı.)
29. The memory of the breakup still stings her heart. (Ayrılığın anısı hala kalbini acıtıyor.)
30. The regret of his past mistakes stung him deeply. (Geçmiş hatalarının pişmanlığı onu derinden yaraladı.)

Overall, the word “sting” can be used to describe physical pain caused by a variety of sources, as well as emotional pain caused by a range of experiences. It can also be used in a more literal sense, such as when someone stings with a sharp object or with their words.